YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/13428
KARAR NO : 2014/500
KARAR TARİHİ : 13.01.2014
MAHKEMESİ : Yenişehir Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 06/06/2013
NUMARASI : 2012/416-2013/241
Davacı tarafından, davalı aleyhine 25.09.2012 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı tesisi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 06.06.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı 45 parsel sayılı taşınmazı lehine, 46 parsel sayılı Hazine taşınmazı üzerinden geçit hakkı tesisini istemiştir.
Davalı Hazine vekili davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece davanın kabulüne, 45 sayılı parsel lehine, 46 sayılı parsel üzerinden fen bilirkişi raporunda A ile gösterilen 3 metre genişliğinde geçit hakkı tesisine, depo edilen 2091,00 TL geçit hakkı bedelinin davalı Hazineye ödenmesine karar verilmiştir.
Hükmü, davalı Hazine vekili temyiz etmiştir.
Ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi geçit davalarının nedenidir. Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine “mutlak geçit ihtiyacı” veya “geçit yoksunluğu”, ikincisine de “nispi geçit ihtiyacı” ya da “geçit yetersizliği” denilmektedir.
Türk Medeni Kanununun 747/2 maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Zira geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir.
Geçit gereksiniminin nedeni, taşınmazın niteliği ile bu gereksinimin nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakârlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır. Denilebilir ki geçit kurulmasına ilişkin bu tür davalarda davacının dava konusu üzerinde tam bir tasarruf hakkı yoktur. O yüzden, uygun güzergâh saptanırken önemle üzerinde durulması gereken diğer bir yön ise, aleyhine geçit kurulan taşınmaz veya taşınmazların kullanım şekli ve bütünlüğünün bozulmamasıdır. Şayet başka türlü geçit tesisi olanaklı değil ise bunun gerekçesi kararda açıkça gösterilmelidir. Bir taşınmaz malikinin geçit ihtiyacı içersinde olan taşınmaz malikinin yapması gereken masraf sebebiyle taşınmazının ikiye bölerek ekonomik bütünlüğünün bozulması haklı bir sebep olarak kabul edilemez.
Öte yandan, yararına geçit kurulacak taşınmazın tapuda kayıtlı niteliği ve kullanım amacı nazara alınarak özellikle tarım alanlarında, nihayet bir tarım aracının geçeceği genişlikte (emsaline göre 2,5-3 m.) geçit hakkı tesisine karar vermek gerekir. Bu genişliği aşan bir yol verilecekse, gerekçesi kararda dayanakları ile birlikte gösterilmelidir.
Bu genel açıklamalardan sonra somut olaya gelince; davacının maliki olduğu 45 sayılı parselin mutlak geçit ihtiyacı içerisinde olduğu dosya kapsamı ile sabittir.
Mahkemece, 12.03.2013 tarihli bilirkişi raporunda A ile gösterilen güzergah esas alınarak hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır. Ancak 46 sayılı parseli ikiye bölmesi nedeniyle kullanım bütünlüğünü bozduğundan gerekçesi açıklanmadan bu şekilde geçit kurulması doğru görülmemiştir. Bu nedenle fedakarlığın denkleştirilmesi ilkesi de gözetilerek başkaca uygun alternatifler belirlenerek ve o güzergahlardaki taşınmazların maliklerinin davaya katılması sağlandıktan sonra Dairemizin yukarıdaki ilkeleri doğrultusunda gerekli inceleme ve araştırmalar yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir.
Eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 13.01.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.