YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/13330
KARAR NO : 2014/600
KARAR TARİHİ : 14.01.2014
MAHKEMESİ : Türkeli Sulh Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 29/03/2013
NUMARASI : 2009/120-2013/109
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 09.07.2009, birleştirilen dosyada 13.12.2010 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 29.03.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı S.. A.. vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, TMK’nın 747. maddesi gereğince geçit hakkı kurulması isteğine ilişkindir.
Davacı, 147 ada 180 parsel sayılı taşınmazı yararına davalıya ait 147 ada 178 parsel sayılı taşınmazdan geçit hakkı kurulmasını istemiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davalılardan S.. A.. vekili temyiz etmiştir.
Bu tür davalar ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi nedeniyle zorunlu olarak açılmaktadır. Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine “mutlak geçit ihtiyacı” veya “geçit yoksunluğu”, ikincisine de “nispi geçit ihtiyacı” ya da “geçit yetersizliği” denilmektedir.
Geçit hakkı verilmesine ilişkin davalarda, bu hak taşınmaz leh ve aleyhine kurulacağından leh ve aleyhine geçit istenen taşınmaz maliklerinin tamamının davada yer alması zorunludur. Ancak, yararına geçit istenen taşınmaz paylı mülkiyete konu ise dava paydaşlardan biri veya birkaçı tarafından açılabilir.
Geçit tesisi davalarında başlangıçta davacı tarafından öngörülemediğinden dava dilekçesinde talep edilen yer dışındaki güzergahlardan da geçit kurulması gerekebilir. Bu güzergah üzerindeki taşınmazların maliklerine dava dilekçesi ile husumet yöneltilmemiş olması kabul edilebilir bir yanılgıya dayandığından 6100
Sayılı HMK’nın 124. maddesi gereğince dürüstlük kuralına aykırı olmayan bu taraf değişikliği talebi kabul edilerek davacının bu kişilerin harçsız olarak davaya katılmalarını sağlamasına imkan verilmelidir.
TMK’nın 747/2. maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Zira geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit ihtiyacının nedeni, taşınmazın niteliği ile bu ihtiyacın nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakârlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır.
Uygun güzergah saptanırken önemle üzerinde durulması gereken diğer bir yön ise, aleyhine geçit kurulan taşınmaz veya taşınmazlar bölünerek kullanım şekli ve bütünlüğünün bozulmamasıdır. Şayet başka türlü geçit tesisi mümkün değilse bunun gerekçesi kararda açıkça gösterilmelidir.
Yararına geçit kurulacak taşınmazın tapuda kayıtlı niteliği ve kullanım amacı nazara alınarak özellikle tarım alanlarında, nihayet bir tarım aracının geçeceği genişlikte (emsaline göre 2,5-3 m.) geçit hakkı tesisine karar vermek gerekir. Bu genişliği aşan bir yol verilmesinin zorunlu olduğu hallerde, gerekçesi kararda dayanakları ile birlikte gösterilmelidir.
Saptanan geçit nedeniyle yükümlü taşınmaz malikine ödenmesi gereken bedel taşınmazın niteliği gözetilerek uzman bilirkişiler aracılığı ile objektif kıstaslar esas alınarak belirlenmelidir. Bu bedel de hükümden önce depo ettirilmelidir. Hemen belirtmek gerekir ki, bedelin belirlenmesinden sonra hüküm tarihine kadar taşınmazın değerinde önemli derecede değişim yaratabilecek uzunca bir süre geçmiş veya bedel tespitinden sonra yörede taşınmazın değerini artıracak değişiklikler meydana gelmiş olabilir. Bu gibi durumlarda mülkiyet hakkı kısıtlanan taşınmaz malikinin mağduriyetine neden olmamak ve diğer tarafın hakkın kötüye kullanılması sonucunu doğuracak olası davranışlarını önlemek için hüküm tarihine yakın yeni bir değer tespiti yapılmalıdır.
Kurulan geçit hakkının TMK’nın 748/3. ve 1012. maddesi ile Tapu Sicil Tüzüğünün 60. maddesi uyarınca tapu kaydının beyanlar hanesine yazılması da gereklidir.
Geçit hakkı kurulmasına ilişkin davalarda davanın niteliği gereği
yargılama giderleri davacı üzerinde bırakılmalıdır.
Bu ilkeler ışığında somut olaya gelince;
Mahkemece, 180 parsel sayılı davacı taşınmazı yararına, 178 parsel sayılı davalı taşınmazı üzerinden geçit kurulmuş ise de, Dairemizin yukarıda açıklanan ilkelerine uygun bir inceleme ve araştırma yapıldığından söz edilemez. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda geçit kurulan güzergah dışında alternatif güzergahlar belirlenmemiştir. Bu durumda mahkemece yapılması gereken iş, dava konusu taşınmazları kapsayan geniş paftalar getirtilerek eldeki veriler yeterli ise bilirkişiden ek rapor almak, yeterli görülmediği takdirde mahallinde yeniden keşif yapılarak, davacı taşınmazından genel yola ulaşmayı sağlayacak alternatif geçit güzergahlarını belirlemek, davalı taşınmazı dışında başkaca geçit güzergahının belirlenmesi halinde bu güzergah üzerindeki taşınmazların maliklerinin davaya katılmalarını sağlamasına imkan vermek, usulünce taraf teşkili sağlandıktan sonra tüm alternatifler birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar vermek olmalıdır.
Açıklanan nedenlerle kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 14.01.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.