Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2013/13311 E. 2014/332 K. 08.01.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/13311
KARAR NO : 2014/332
KARAR TARİHİ : 08.01.2014

MAHKEMESİ : Emirdağ Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 17/07/2013
NUMARASI : 2012/203-2013/437

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 11.06.2012 gününde verilen dilekçe ile komşuluk hukukuna aykırılığın giderilmesi ve zararın tazmini istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 17.07.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne, duruşma isteminin değerden reddine karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, 204 ada 1 parsel sayılı taşınmaz üzerinde evinin bulunduğunu, davalının komşu 204 ada 2 parsel sayılı taşınmaz üzerinde imar mevzuatına aykırı ve kaçak şekilde çatı ve çatı katı yaptırarak akıntısını davacının taşınmazına verdiğini, bunun da taşınmazında bulunan binada nemlenmeye yol açtığını öne sürerek elatmanın önlenmesi, kal ve tazminatın tahsilini talep etmiştir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davalının binasındaki kaçak katın kal’i suretiyle elatmanın önlenmesine ve tazminat isteminin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davalı temyiz etmiştir.
TMK m. 683 deki “Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Malik, malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi, her türlü haksız elatmanın önlenmesini de dava edebilir” hükmü ile mülkiyet hakkının kanunla toplum yararına kısıtlanabileceği temel ilke olarak kabul edilmiştir. Aynı maddenin ikinci fıkrasında, mülkiyet hakkının nasıl korunacağı hükme bağlanmış, 730 ve 737. maddeleriyle de taşınmaz malikinin başkalarına zarar vermesinin önlenmesi hedeflenmiştir.
Davalının kendi taşınmazı üzerine yaptığı yapının salt ruhsatsız olduğu, imara aykırı bulunduğu ileri sürülüp, TMK’nın 737. maddesi uyarınca yıkım ve eski hale getirme istenemez. Yapının imara aykırı olması yanında bir zararın doğması da şarttır. Salt imara aykırılık, idari mercileri ve idare mahkemelerini ilgilendiren bir husustur.
Taşkın kullanma belirlendiği takdirde elatmanın tamamen ortadan kaldırılması veya tahammül sınırları içerisine çekilebilmesi için ne gibi önlemlerin alınması gerektiği bilirkişiler aracılığı ile tespit edilerek, tarafların yarar ve çıkar dengeleri de gözetilerek bunların en uygununa karar verilmelidir.
Bilirkişi raporlarında, bir elatma bulunup bulunmadığı, bu elatmanın katlanılabilir sınırlar içerisinde mi kaldığı, yoksa taşkın kullanmanın mı söz konusu olduğu tüm detayları ile açıklanmalı, taraflar arasındaki zorunlu çıkar çatışmalarını denkleştirecek, en adil çözüm yolu veya yolları gerekçeli olarak gösterilmelidir.
Somut olayda; davalıya ait binanın çatısından akan suların davacının binasına zarar verdiği dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Ancak mahallinde yapılan keşif sonrası düzenlenen bilirkişi raporunda davacının uğramış olduğu zararın giderilmesi için alınması gereken önlemler belirtilmemiştir.
Bu durumda mahkemece, çatıdan akan suyun davacının taşınmazına verdiği zararın ne şekilde giderileceği hususunda bilirkişiye ek rapor düzenlettirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, davalı tarafın kendi taşınmazı içinde yaptığı çatının ruhsatsız ve imara aykırı olduğu gerekçesiyle kal’ine karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde iadesine, 08.01.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.