Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2013/13297 E. 2014/180 K. 06.01.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/13297
KARAR NO : 2014/180
KARAR TARİHİ : 06.01.2014

MAHKEMESİ : Sivas 2. Sulh Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 10/01/2013
NUMARASI : 2012/751-2013/28

Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 02.07.2008 gününde verilen dilekçe ile komşuluk hukukuna aykırılık nedeniyle elatmanın önlenmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 10.01.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi bir kısım davalılar tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
KARAR
Dava, komşuluk hukukuna aykırı davranış nedeniyle elamanın önlenmesi isteğine ilişkindir.
Davacı, komşusu olan davalının taşınmazına diktiği ağaçların sulanması nedeniyle evinin alt katının suyla dolduğunu ileri sürerek davalının yapmış olduğu haksız eylem nedeniyle komşuluk hukukuna aykırılığın giderilmesini istemiştir.
Davalılar, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davalıların murisi adına kayıtlı taşınmazın bahçesinde bulunan ağaçların sulanması sırasında davacıya ait eve zarar verildiği tespit edildi gerekçesi ile müdahalenin men’ine karar verilmiştir.
Hükmü, davalılar temyiz etmiştir.
TMK m. 683 deki “Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Malik, malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi, her türlü haksız elatmanın önlenmesini de dava edebilir” hükmü ile mülkiyet hakkının kanunla toplum yararına kısıtlanabileceği temel ilke olarak kabul edilmiştir. Aynı maddenin ikinci fıkrasında, mülkiyet hakkının nasıl korunacağı hükme bağlanmış, 730 ve 737. maddeleriyle de taşınmaz malikinin başkalarına zarar vermesinin önlenmesi hedeflenmiştir.
Komşuluk hukukundan kaynaklanan elatmanın önlenmesi davalarında davalının kusurlu olması aranmaz. Davalının kusurlu olup olmaması, kasıtlı hareket edip etmemesi, elatmanın önlenmesi davasına etkili değildir. Yeter ki, davalının eylemi ile davacının zararı arasında illiyet bağı bulunsun. Davalının hiçbir kusuru olmasa dahi, elatmanın önlenmesine, eski hale getirme ve tazminata hükmedilebilir.
Taşınmazlar üzerinde yapılacak keşfin öncesinde, kadastro mühendisi veya tapu fen memuru bilirkişi yanında davanın niteliğine, tarafların iddia ve savunmalarına göre, en uygun ihtisas grubu ve meslek erbabından bilirkişi veya bilirkişiler seçilmelidir.
Bilirkişi raporlarında, komşuluk hukukuna aykırı davranışın katlanılabilir sınırlar içerisinde mi kaldığı, yoksa taşkın kullanmanın mı söz konusu olduğu tüm detayları ile açıklanmalı, taraflar arasındaki zorunlu çıkar çatışmalarını denkleştirecek, en adil çözüm yolu veya yolları gerekçeli olarak gösterilmelidir. Davacının zararının önlenmesi esas olmakla birlikte, davalıya da en az zarar verecek veya külfet yükleyecek önlem veya önlemler belirtilmeli, davalının yaptığı veya diktiği şeylerin yıkılması veya sökülmesi, yaptığı tesis ve işletmelerin kapatılması, yasaklanması veya başka yere taşınması son çare olarak düşünülmelidir.
Taşkın kullanma belirlendiği takdirde elatmanın tamamen ortadan kaldırılması veya tahammül sınırları içerisine çekilebilmesi için ne gibi önlemlerin alınması gerektiği bilirkişiler aracılığı ile tespit edilerek, tarafların yarar ve çıkar dengeleri de gözetilerek bunların en uygununa karar verilmelidir.
Somut olaya gelince, davacı davalının taşınmazına diktiği ağaçların sulanması nedeniyle alt katına sızan suların evine zarar verdiğini ileri sürerek davalının yapmış olduğu haksız eylem nedeniyle komşuluk hukukuna aykırılığın giderilmesini istemiş; yapılan keşif sonucu 18.10.2012 tarihli inşaat bilirkişisi tarafından hazırlanan raporda davalıya ait evin saçağından gelen yağmur ve kar sularının davacının evine aktığı ve ayrıca davalıya ait ağaçların sulanması sonucu davacının evinin mutfak ve banyo duvarlarında nemlenme ve hasar meydana geldiği tespit edilmiştir. 19.12.2012 tarihli ziraat bilirkişisi tarafından hazırlanan raporda ise davalıya ait ağaçların gelişimlerine göre düzenli olarak sulandıkları ve bakımlarının yapıldığının anlaşıldığı bu sulamanın davacının evinin duvarlarına sızıntı yoluyla zarar vereceği kanaati belirtilmiştir. Ancak alınan raporlarda komşuluk hukukuna aykırılığın nasıl ve ne şekilde giderilebileceği hususu açıklığa kavuşturulmamıştır.
Bu durumda mahkemece, yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda, teknik bilirkişilerden ek rapor alınarak ya da gerektiği takdirde mahallinde yeniden keşif yapılarak maruz kalınan zararın ne şekilde giderilebileceği konusunda denetime elverişli rapor alınmalı ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Mahkemece eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatıranlara iadesine, 06.01.2014 gününde oybirliği ile karar verildi.