YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/13276
KARAR NO : 2014/460
KARAR TARİHİ : 09.01.2014
MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 10. Sulh Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 15/02/2013
NUMARASI : 2012/203-2013/89
Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 16.09.2011 gününde verilen dilekçe ile komşuluk hukukuna aykırılığın giderilmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; dava dilekçesinin görev nedeniyle reddine dair verilen 15.02.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi bir kısım davacılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, komşuluk hukukuna aykırı davranışın giderilmesi isteğine ilişkindir.
Davacılar, davalıların villalarının arka bahçesindeki istinat duvarını yıkarak alçaltmaları nedeniyle, kendilerine ait villaların yatak odaları ve arka bahçelerinin tepeden izlenebildiğini, duvarın eski hale getirilmesi ile maddi ve manevi zararlarının tazminine karar verilmesini istemişlerdir.
Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, dava konusu taşınmazın Hazineye ait olduğu, üzerinde Sınırlı Sorumlu Ata 2 Kooperatifine ait yapılar bulunduğu ve kooperatifin halen faal olduğu gerekçesiyle ticaret mahkemesinin görevli olduğu belirtilerek dava dilekçesinin görev nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Hükmü, bir kısım davacılar vekili temyiz etmiştir.
TMK m. 683’teki “Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Malik, malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi, her türlü haksız elatmanın önlenmesini de dava edebilir” hükmü ile mülkiyet hakkının kanunla toplum yararına
kısıtlanabileceği temel ilke olarak kabul edilmiştir. Aynı maddenin ikinci fıkrasında, mülkiyet hakkının nasıl korunacağı hükme bağlanmış, 730 ve 737. maddeleriyle de taşınmaz malikinin başkalarına zarar vermesinin önlenmesi hedeflenmiştir.
Yapma, kaçınma, katlanma olarak özetlenebilecek bu sınırlamaların önemli bir bölümü TMK’nın “komşu hakkı” başlığı altında, 737 ile 750. maddelerinde düzenlenmiş, 751 ile 761. maddelerinde de yine malikin yapması ve katlanması gereken hususlar belirtilmiştir.
Taşınmaz malikinin katlanma yükümlülüğü tamamen mülkiyetin içeriğinden doğmaktadır. Mülkiyet geniş haklar, buna bağlı yetkilerin yanında, söz konusu ödevlerle birlikte bir bütündür. Anayasanın 35. maddesinde de mülkiyet hakkının kamu yararına sınırlandırılabileceği ve mülkiyet hakkının toplum yararına aykırı kullanılamayacağı öngörülmüştür.
Somut olaya gelince; dava komşuluk hukukuna aykırılık olarak değerlendirilerek, bu çerçevede Dairemizin yukarıda belirtilen ilkeleri doğrultusunda gerekli araştırmalar yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, dava konusu taşınmazın Maliye Hazinesine ait bir taşınmaz olduğu ve üzerinde halen faal olan kooperatife ait yapılar bulunduğu gerekçesiyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle bir kısım davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin yatırılan temyiz harcının yatırana iadesine, 09.01.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.