Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2013/12877 E. 2014/1011 K. 21.01.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/12877
KARAR NO : 2014/1011
KARAR TARİHİ : 21.01.2014

MAHKEMESİ : Bodrum 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 29/05/2013
NUMARASI : 2011/256-2013/211

Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 04.07.2011 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil veya tazminat istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; tapu iptali tescil isteminin kabulüne dair verilen 29.05.2013 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davalı E.. Ö.. vekili ile davalı A.. A.. vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 21.01.2014 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı A.. A.. vekili Av. H.. C.. ve davalı E.. Ö.. vekili Av. F.. K.. ve Av. G.. B.. ile karşı taraftan davacı vekili Av. S.. E.. geldi. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi. Duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_K A R A R_
Davacı, davalılardan Ayşe ile Bodrum 2. Noterliği’nde 23.08.1993 günlü ve 11.10.1993 günü tapuya şerh edilen satış vaadi sözleşmesi uyarınca 12 parsel sayılı taşınmazın tamamının satışının vaat edildiğini, taşınmaz paydaşları arasındaki davalar nedeniyle tescilin yapılamadığını, bu arada davalı Ekrem’in davalı Ayşe ile 04.03.1994 günü düzenledikleri satış vaadi sözleşmesine dayanarak açtığı ve temyiz edilmeksizin kesinleşen dava ile payları adına tescilini sağladığını, yolsuz tescil ile malik olan davalı Ekrem’in iyiniyetli olmadığını ileri sürerek, 12 parselin adına tescilini veya şimdilik 20.000TL tazminatın davalı Ayşe’den alınmasını istemiştir.
Davalı Ekrem, zamanaşımı süresinin geçtiğini, 7/16 pay için 08.04.1993, 3/16 pay için de 08.06.1995 günlü satış vaadi sözleşmelerinin düzenlendiğini, davacının kötü niyetli olduğunu; davalı Ayşe ise, davacı ile düzenlenen satış vaadi sözleşmesinin gerçekte 3/16 paya ilişkin olduğunu, bakiye 7/16 payı ise davalı Ekrem’e sattığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, tapu iptali ve tescil isteminin kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davalılar vekilleri ayrı ayrı temyiz etmiştir.
1-Yapılan yargılamaya, toplanan deliller ve tüm dosya içeriğine göre davalılar vekillerinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2-Dava, satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil; ikinci kademede tazminat istemlerine ilişkindir.
Kaynağını Borçlar Kanununun 22. maddesinden alan taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri, Borçlar Kanununun 213. maddesi ile Türk Medeni Kanununun 706. ve Noterlik Kanununun 89. maddesi hükümleri uyarınca noter önünde re’sen düzenlenmesi gereken, bir başka anlatımla geçerliliği resmi şekil şartına bağlı kılınan, tam iki tarafa borç yükleyen ve kişisel hak sağlayan sözleşme türüdür. Vaat alacaklısı, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile mülkiyet devir borcu yüklenen satıcıdan edim yerine getirilmediğinde Türk Medeni Kanununun 716. maddesi uyarınca açacağı tapu iptali ve tescil davasında borcun hükmen yerine getirilmesini isteyebilir.
Somut uyuşmazlıkta, davacı davalı Ayşe’nin 12 parsel sayılı taşınmazdaki hak ve payının tamamının satışını vaat ettiği 23.08.1993 günü Bodrum 2. Noterliği’nde düzenledikleri satış vaadi sözleşmesine dayanarak tescil talep etmiştir. Dava konusu taşınmazın tapu kaydından, 12 parselin davalı Ayşe’nin murisi Süleyman adına kayıtlı iken intikal ve satışlar sonucunda 5/8 (10/16) payının davalı Ekrem adına hükmen, 3/8 (6/16) payının da dava dışı üçüncü kişi adına kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır.
Davacının dayandığı satış vaadi sözleşmesi, 2644 sayılı Tapu Kanunun 26. maddesine uyarınca 11.10.1993 tarihinde tapuya şerh verilerek ayni hak kuvvetini kazanmış, bu etkisini şerhin tapudan terkin edildiği 16.03.2011 gününe kadar korumuştur. Gerek, davalılar Ekrem ile Ayşe arasında 04.03.1994 ve 08.06.1995 tarihlerinde Bodrum 2. Noteriği’ndeki satış vaadi sözleşmelerinin düzenlendiği, gerekse, dava dışı Yüksel ile Ayşe arasındaki satış vaadi sözleşmesinin davalı Ekrem tarafından temliki alındığı 22.08.1994 günü davacının dayandığı satış vaadi sözleşmesinin tapu kütüğünden terkin edilmediği anlaşılmaktadır. Bunun yanında, 02.05.2011 günü temyiz edilmeksizin kesinleşen Bodrum 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde davalı Ekrem’in anılan sözleşmelere dayanarak davalı Ayşe’ye karşı açarak görülmekte olan davanın konusunu oluşturan payı adına tescilini sağladığı dava sırasında da davacının dayandığı satış vaadi sözleşmesinin tapu kütüğünden terkin edilmediği görülmektedir. TMK’nın 1010. maddesi uyarınca tasarruf
yetkisi kısıtlamaları, şerh verilmekle taşınmaz üzerinde sonradan kazanılan hakların sahiplerine karşı da ileri sürülebilir. TMK’nın 1023. maddesinde de “tapu kütüğündeki tescile iyiniyetle dayanarak mülkiyet veya bir başka ayni hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımı korunur” hükmüne yer verilmiştir. Somut olayda, davacının dayandığı satış vaadi sözleşmesinin düzenlendiği 23.08.1993 tarihinde mülkiyeti nakil borcu yükümlüsü davalı Ayşe, taşınmazda murisinden intikal eden 3/16 pay dışında, muris annesinden edindiği 1/16 ve dava dışı kardeşi Aysel’den satış yoluyla edindiği 3/16 olmak üzere toplam 7/16 pay malikidir. Bunun dışındaki 3/16 payı ise, davacının dayandığı satış vaadi sözleşmesinden sonra edinmiştir. Bu nedenle, davalı Ekrem’in taşınmaz tapu kaydında davacı yararına konulan satış vaadi sözleşmesi şerhini görerek düzenlediği satış vaadi sözleşmelerine dayanarak kazandığı 7/16 payı TMK’nın 1024. Maddesi uyarınca yolsuz tescil niteliğinde bulunduğundan bu payın davacı adına tescili gerekir. Bunun dışında kalan davacının dayandığı satış vaadi sözleşmesinden sonra davalı Ekrem’in edindiği 3/16 payın davacı adına tescili doğru değildir.
Mahkemece, açıklanan bu olgular bir yana bırakılarak davalı Ekrem adına kayıtlı tüm payın davacı adına tescili doğru görülmemiş, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 1.100 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine, 21.01.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.