Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2013/1252 E. 2013/3374 K. 07.03.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/1252
KARAR NO : 2013/3374
KARAR TARİHİ : 07.03.2013

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 13.08.2012 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve mera olarak sınırlandırılması istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 19.10.2012 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ve müdahil tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, kadim mera iddiasına dayalı tapu iptali ve taşınmazın mera olarak sınırlandırılması istemine ilişkindir.
Mera, bir veya birden fazla köy veya kasaba halkına bağımsız veya birlikte tahsis edilmiş ya da kadimden beri hayvan otlatmak amacıyla kullanılan, hak sahiplerinin üzerinde intifa hakkı olan arazi parçasıdır. Devletin hüküm ve tasarrufu altında olan mera, yaylak ve kışlaklar özel mülkiyete geçirilemez, amacı dışında kullanılamaz, zamanaşımı uygulanamaz, sınırları daraltılamaz (4342 sayılı Mera Kanunu m.3,4).
Meraya elatmanın önlenmesi davası, kadim yararlanma hakkı olan köy veya belediye tüzel kişiliği ya da taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olması nedeniyle Hazine tarafından açılabilir. Aynı şekilde, bir yerin mera olduğu iddiasıyla köy veya belediye tüzel kişiliğinin ya da Hazinenin tapu iptali ve sınırlandırma istemiyle dava açmasına olanak vardır.
Mera, yaylak ve kışlak davalarında, tahsise ya da kadim kullanma hakkına dayanılabilir. Tahsise dayanıldığında, dayanak belgelerin, ayrıca karşı tarafın savunmasında ileri sürdükleri kayıtların tüm geldileri ile birlikte merciinden getirtilmesi, kadimlik iddiası varsa bu hususun araştırılması, gerektiğinde köyün kuruluş tarihinin İçişleri Bakanlığından sorulması ve köyün kadim ya da muhdes olup olmadığının saptanması gerekir.
Keşifte dinlenecek yerel bilirkişi ve tanıkların çekişmeli mera veya yayla ile herhangi bir yararlanma ilişkisi bulunmayan, yansız anlatımda bulunabilecek, yöreyi iyi bilen ve çevre köy ya da kasabalarda yaşayan yaşlı kişilerden seçilmesi gerekir.
Mahkemece yapılacak keşifte; tahsise dayanılıyorsa tahsis kayıtlarının yerel bilirkişi ve tanıklar aracılığı ile uygulanması, dava konusu yeri kapsayıp kapsamadığının belirlenmesi, taşınmazın mera olmadığı iddiasının bulunması halinde varsa çevre taşınmazlara ait kayıtlar da uygulanarak dava konusu yeri ne şekilde okuduğunun çevre taşınmazlarla toprak yapısı kıyaslanarak uzman bilirkişiler aracılığı ile uyuşmazlığa konu yerin niteliğinin saptanması gerekir.
Kadimlik iddiasında ise yerel bilirkişi ve tanıklara taşınmazın kim tarafından ve ne şekilde kullanıldığı ve sınırları sorularak sonuca gidilmelidir.
Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında somut olaya gelince; Köy azası olan davacı, davalı muhtarın görevini kötüye kullanarak köye ait kadim merayı 122 ada 6 parsel numarası ile adına tescil ettirdiğini ileri sürerek tapu kaydının iptali ile mera olarak sınırlandırılmasını istemiştir. Yargılama aşamasında asli müdahil olarak davaya katılan Hazine vekili de dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile adına tescilini, olmaz ise mera olarak sınırlandırılmasını istemiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiş ise de yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli görülmemiştir. Bu nedenle Dairemizin yukarıda açıklanan ilkelerinde de belirtildiği üzere; dava konusu taşınmaza komşu olan taşınmazların tapu kayıtları ve dayanak kayıtları getirtilmeli, uzman ve yerel bilirkişiler eşliğinde yapılacak keşifte bu kayıtlar uygulanmalı, dava konusu taşınmazı ne şekilde okuduğu belirlenmeli, uzman bilirkişiye toprak yapısı inceletilmeli, delil olarak gösterilen Asliye Hukuk Mahkemesinin 1980/29 E.- 1981/132 K. sayılı dosyası getirtilerek, davalı yere uygulanmalı ve aynı yer olup olmadığı araştırılmalı ve tüm deliller toplanarak yapılacak değerlendirme sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda yazılı nedenlele hükmün BOZULMASINA, istek halinde temyiz harcının yatırana iadesine, 07.03.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi.