YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/12519
KARAR NO : 2014/986
KARAR TARİHİ : 21.01.2014
MAHKEMESİ : İstanbul 10. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 16/05/2013
NUMARASI : 2011/531-2013/226
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 13.07.2011 gününde verilen dilekçe ile önalım nedeniyle tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davanın kabulüne dair verilen 16.05.2013 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 21.01.2014 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı vekili Av. H.. Ç.. ile karşı taraftan davacı vekili Av. …. geldi. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen tarafların sözlü açıklamaları dinlendi duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, paydaş olduğu 1 parsel sayılı taşınmazın dava dışı paydaşı Musa mirasçılarının paylarını 06.05.2011; dava dışı paydaş Osman’ın da payını 25.05.2011 tarihinde satış yoluyla davalıya devrettiğini, bildirim yapılmadığını, taşınmazda fiili paylaşım bulunmayan taşınmazda önalım hakkını kullanmak istediğini ileri sürerek, davalıya ait payların adına tescilini istemiştir.
Davalı, taşınmazın fiilen paylaşıldığını, davacının kullandığı bağımsız bölüm bulunduğunu, davalının ise payını edindiği paydaşlara ait birinci katı kullandığını, diğer katların ise dava dışı paydaşların kullanımında olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, dava konusu binadaki bağımsız bölüm sayısı ve nitelikleri itibariyle fiilen taksimi olanaklı olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava, önalım hakkı nedeniyle tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Önalım hakkı, paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda bir paydaşın taşınmazdaki payını kısmen veya tamamen üçüncü kişiye satması halinde, diğer paydaşlara, satılan bu payı öncelikle satın alma yetkisi veren bir haktır. Bu hak, paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğar ve pay satışı yapılmasıyla kullanılabilir hale gelir.
Önalım davasına konu payın ilişkin bulunduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak kendi aralarında taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendisinin kullandığı yeri ve bu yere tekabül eden payı bir üçüncü şahsa satarsa, satıcı zamanında bu yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda yapılan satış nedeniyle önalım hakkını kullanması TMK’nın 2. maddesinde yer alan dürüst davranma kuralı ile bağdaşmaz. Kötüniyet iddiası 14.2.1951 tarihli ve 17/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de kendiliğinden nazara alınması gerekir. Bu gibi halde savunmanın genişletilmesi söz konusu değildir. Eylemli paylaşmanın varlığı halinde davanın reddi gerekir.
Somut uyuşmazlıkta, kargir apartman niteliğindeki taşınmazın tapu kaydından davacının paydaş olduğu, davalının da dava dışı paydaşlardan satış yoluyla pay edinerek paydaş olduğu anlaşılmaktadır. Bilirkişi kurulunun 14.03.2013 günlü raporunda dava konusu taşınmazın bodrum, zemin, beş normal kat ve çatı katından oluştuğu belirtilmiştir. Dinlenen taraf tanıkları, davacının dördüncü katta bulunan bağımsız bölümde tasarruf ettiğini; davalının ise, birinci kattaki bağımsız bölümü kullanan Osman’ın payını edinerek kullandığını söylemişlerdir. Davalının pay ediniminden önce taşınmazdaki bağımsız bölümlerin fiili taksime uygun olarak kullanıldığı anlaşılmaktadır. Fiili kullanıma davacının itirazının bulunduğuna ilişkin bir kanıt sunulmamıştır. Bu nedenle, dava dışı Osman’ın fiili taksim sonucu tarafına bırakılan bağımsız bölüme denk gelen payın mülkiyeti davalıya nakledilmiş olup, payın Osman’ın kullanımında iken bu bölümde hak iddia etmeyen davacının tapuda yapılan satış nedeniyle önalım hakkını kullanması TMK’nın 2. maddesinde yer alan dürüst davranma kuralı ile bağdaşmamaktadır.
Mahkemece, yukarıda açıklanan olgular uyarınca taşınmazda eylemli paylaşım bulunduğundan davanın reddi gerekirken kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 1.100TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 21.01.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.