Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2013/12237 E. 2014/1153 K. 23.01.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/12237
KARAR NO : 2014/1153
KARAR TARİHİ : 23.01.2014

MAHKEMESİ : Karakoçan Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 25/04/2012
NUMARASI : 2011/108-2012/103

Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 30.05.2011 gününde verilen dilekçe ile suya elatmanın önlenmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 25.04.2012 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_K A R A R_
Dava, suya vaki müdahalenin önlenmesi isteğine ilişkindir.
Davacılar, maliki oldukları 123 ada 8, 9 ve 11 parsel sayılı taşınmazlarında bulunan su kaynağının, davalı tarafından 123 ada 13 parsel sayılı taşınmazda yapılan sondaj çalışmaları nedeni ile kuruyacağını belirterek davalının elatmasının önlenmesini istemiştir.
Davalı vekili, dava konusu 13 parselde su çıkarmak amacıyla DSİ’den yeraltı suyu arama belgesi alındığını, açılacak sondaj kuyusunun çevredeki sulara zararının olmayacağını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.
Türk Medeni Kanununun 756. maddesine göre; kaynaklar, arazinin bütünleyici parçası olup, bunların mülkiyetinin ancak kaynadıkları arazinin mülkiyeti ile birlikte kazanılabileceği belirtilmiştir.
Gerçek kaynağın suyu bir akiferden gelir. Su çıkışı bir noktadan veya bir alandan olabilir. Bu alana kaynak alanı denir. Kaynak, yeraltı suyunun doğal olarak yeryüzüne çıkması halidir.
Kaynak suyu kendiliğinden kaynadığı arazinin hudutlarını aşacak debide ise ya da malikinin ihtiyaçlarını karşıladıktan sonra fazlası varsa genel su kabul edilir ve komşular yararlanabilir.
Uygulamada kaynak; “yeraltı suyunun üst düzeyinin yer yüzeyini kestiği yer” olarak tanımlanmaktadır. Yeraltı suyu doğal yoldan yeryüzüne çıkmamış, drenaj vs. yollarla çıkarılmış ise, kaynak olarak değil, drenaj veya kuyu vs. isimlerle anılır. Bu şekilde insan eliyle çıkarılan sular, yeraltı suyu olarak kabul edilir.
Yeraltı suları, kamu yararına ait sulardandır. Arza malik olmak, onun altındaki yeraltı sularında da malik olmak sonucunu doğurmaz (TMK.md. 756/3).
Arazisinde faydalı ihtiyaçları için yeter miktarda su bulunmayan veya bu suyu elde etmesi fahiş masrafı icabettiriren bir kimsenin, komşu arazideki yeraltı suyundan istifade şartları 20. maddede sözü geçen tüzkte belirtilir (167 Sayılı Yeraltı Suları Kanunu1-6. madde).
Somut olayda; dosya içerisinde bulunan 10.11.2011 tarihli jeoloji bilirkişi raporunda davalıya ait taşınmaz içerisinde yaklaşık 6 metre kadar sondaj kuyusu açıldığı ancak kaymakamlık tarafından durdurulduğu, sondaj kuyusunun devam ettirilip faaliyete konulduğu takdirde davacılara ait sulara zarar vereceği belirtilmiştir. Davalının kendi taşınmazında yapmış olduğu sondaj çalışması nedeni ile davacılara ait kaynakta henüz bir zarar oluşmamıştır.
Bu durumda davalı tarafından yapılan sondaj çalışmaları nedeni davacılara ait kaynaktaki suyun henüz etkilenmediği, zararın oluşmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmesi gerekirken ilerde gerçekleşmesi muhtemel zarar nedeni ile davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 23.01.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.