Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2013/11445 E. 2013/11803 K. 19.09.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/11445
KARAR NO : 2013/11803
KARAR TARİHİ : 19.09.2013

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 06.03.2012 gününde verilen dilekçe ile önalım hakkından kaynaklanan tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 19.04.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, önalım hakkına dayalı payın iptali ile davacı adına tescili isteğine ilişkindir.
Davalı, dava konusu taşınmazın fiilen taksim edildiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya kapsamına göre davalıya payını satan önceki paydaş… yönünden fiili taksim ispat edilemediği için davalı vekilinin bu paya yönelik temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2- Önalım davasına konu payın ilişkin bulunduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak kendi aralarında taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendisinin kullandığı yeri ve bu yere tekabül eden payı bir üçüncü kişiye satarsa, satıcı zamanında bu yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda yapılan satış nedeniyle önalım hakkını kullanması TMK’nın 2. maddesinde yer alan dürüstlük kuralı ile bağdaşmayacağından davanın reddi gerekir.
Kötüniyet iddiası 14.2.1951 günlü ve 17/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de kendiliğinden nazara alınması gerekir. Böyle bir durumda savunmanın genişletilmesi söz konusu değildir. Eylemli paylaşmanın varlığı halinde davanın reddi gerekir.
Somut olayda; dava konusu edilen 14 ada 33 parsel sayılı taşınmazdaki 11619/54000 pay taşınmazın paylı malikleri …ve… tarafından 15.06.2011 tarihinde 14.500,00 TL bedelle davalıya satılmıştır. Pay satışı noter aracılığı ile bildirilmemiş ise de davacı iki yıllık hak düşürücü süre içinde 06.03.2012 tarihinde açtığı dava ile önalım hakkının tanınmasını istemiştir. Davalı taşınmazın fiilen bölünerek kullanıldığını savunmuştur. Mahallinde yapılan keşifte bu konuda taraflar dinlenmiş, paylı maliklerin kullandıkları yerler bilirkişi raporu ile belirlenmiştir.
Kararın gerekçesinde, satışı yapılan parselde tüm müştereklerce yapılmış fiili bir taksimin bulunmadığı belirtilerek, paylaşmaya değer verilmemiş ise de davacı ile davalıya pay satan kişilerin dava konusu taşınmazda paylarına karşılık gelmek üzere işyerleri bulunduğu, bizzat ya da kiraya vermek suretiyle bu yerleri kullandıkları, bu kullanım biçiminin satış tarihine kadar devam ettiği görülmektedir.
Önalım davalarında fiili taksime değer verilmesi için taksimin yazılı olarak yapılması ya da taşınmazın çok sayıda paydaşının bulunması halinde tüm paydaşlar tarafından fiilen kullanılan bölümlerin mevcut olması gerekmez. Davacının ve davalıya pay satan kişilerin kullandığı ayrı ayrı bölümler var ise pay satışlarından önce kullanıma karşı çıkmayan, o yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda pay satışı nedeni ile önalım hakkını kullanması Türk Medeni Kanununun 2. maddesinde yer alan dürüstlük kuralı ile bağdaşmayacağından mahkemece…ve …yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte yazılı nedenlerle davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) numaralı bent uyarınca; temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 19.09.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi.