Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2013/10601 E. 2014/253 K. 07.01.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/10601
KARAR NO : 2014/253
KARAR TARİHİ : 07.01.2014

MAHKEMESİ : Bakırköy 5. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 05/02/2013
NUMARASI : 2009/354-2013/45

Davacılar Y.. İ.. vd. vekili tarafından, davalılar S.. S.. vd. aleyhine 17.06.2008 gününde verilen dilekçe ile elatmanın önlenmesi ve kal istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davanın kabulüne dair verilen 05.02.2013 günlü hükmün Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmekle tayin olunan 24.12.2013 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalılar vekili Av. B.. Ç.. ile karşı taraftan davacılar vekili Av. A.. C.. geldi. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi. Duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_K A R A R_
Davacılar, malik oldukları 11 parsel sayılı taşınmaza komşu davalılara ait 20 sayılı parseldeki otoparkın taşınmazının havalandırma ve görüşüne engel olduğunu, otopark yönetmeliği uyarınca verilen ruhsatın idare mahkemesi kararıyla iptal edildiğini ileri sürerek, otoparkın kal’ini istemişlerdir.
Davalılar, 20 sayılı parseldeki binanın mevzuata uygun şekilde tamamlanarak iskan alındığını, kazanılmış haklarının bulunduğunu, idare mahkemesi kararının kal’e ilişkin olmadığını, davacılara ait binanın kaçak olduğunu belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davalılar vekili temyiz etmiştir.
Dava, komşuluk hukukuna aykırı davranışın giderilmesi istemine ilişkindir.
TMK m. 683 deki “Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Malik, malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi, her türlü haksız elatmanın önlenmesini de dava edebilir” hükmü ile mülkiyet hakkının kanunla toplum yararına kısıtlanabileceği temel ilke olarak kabul edilmiştir. Aynı maddenin ikinci fıkrasında, mülkiyet hakkının nasıl korunacağı hükme bağlanmış, 730 ve 737. maddeleriyle de taşınmaz malikinin başkalarına zarar vermesinin önlenmesi hedeflenmiştir.
Yapma, kaçınma, katlanma olarak özetlenebilecek bu sınırlamaların önemli bir bölümü TMK’nın “komşu hakkı” başlığı altında, 737 ile 750. maddelerinde düzenlenmiş, 751 ile 761. maddelerinde de yine malikin yapması ve katlanması gereken hususlar belirtilmiştir.
Komşuluk hukukundan kaynaklanan elatmanın önlenmesi davalarında davalının kusurlu olması aranmaz. Davalının kusurlu olup olmaması, kasıtlı hareket edip etmemesi, elatmanın önlenmesi davasına etkili değildir. Yeter ki, davalının eylemi ile davacının zararı arasında illiyet bağı bulunsun. Davalının hiçbir kusuru olmasa dahi, elatmanın önlenmesine, eski hale getirme ve tazminata hükmedilebilir. Kural olarak davacının zararının doğmaması için bir önlem almaması da elatmanın önlenmesi davasını etkilemez.
Mahkemece yapılacak araştırmalarda somut olayın özelliği, komşu taşınmazların yerleri, nitelikleri, konumları, kullanma amaçları göz önünde tutularak, normal bir insanın hoşgörü ve tahammül sınırlarını aşan bir elatmanın bulunup bulunmadığı tespit edilmelidir. Davacının sübjektif ve aşırı duyarlılığı ile değil, objektif her normal insanın duyarlılığına göre elatmaya katlanıp katlanamayacağı araştırılmalı; sonuçta katlanılabilir, hoşgörü sınırlarını aşan bir zarar veya elatmanın varlığı tespit edildiği takdirde mülkiyet hakkının taşkın olarak kullanıldığı sonucuna varılmalıdır.
Taşkın kullanma belirlendiği takdirde elatmanın tamamen ortadan kaldırması veya tahammül sınırları içerisine çekilebilmesi için ne gibi önlemlerin alınması gerektiği bilirkişiler aracılığı ile tespit edilerek, tarafların yarar ve çıkar dengelerini gözetilerek bunların en uygununa karar verilmelidir.
Somut uyuşmazlıkta, davacılar, davalıların yaptırdığı otoparkın ışık ve havalandırmaya engel olduğunu ileri sürmüşlerdir. Bilirkişi kurulunun 24.06.2009 günlü raporunda, 20 parsel sayılı taşınmazın arka bahçesinde yer alan bölümün üst kodunun tabii zemin kotundan yaklaşık 80 cm üzerinde olup, 1 metre yüksekliğinde perde duvarının bulunup, perde duvarının kaldırılmasıyla 11 sayılı parselin zemin katının ışık ve hava almasının sağlanacağı saptanmış, bu durum 12.05.2010 günlü bilirkişi kurulu raporunda da vurgulanmıştır. 30.06.2011 günlü bilirkişi raporunda ise davacılara ait binanın çekme mesafesine uyulmadan yapılması nedeniyle imar durumuna aykırı olduğu belirtilmiştir. Davalıların mülkiyet haklarını, komşuluk hukuku ilkelerine aykırı şekilde davacıların taşınmazının hava ve ışık almasını engelleyici biçimde kullandıkları anlaşılmaktadır. Davacılara ait binanın çekme mesafesine uyulmadan yapılmasının da davacıların zararının artmasına neden olduğu açıktır. Bu nedenle, otoparkta bulunan duvarın kal’ine karar vermekle yetinilmesi gerekirken tüm otoparkın kal’ine karar verilmesi doğru görülmemiş, bu nedenle hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 1.100 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine, peşin yatırılan harcın istek halinde yatıranlara iadesine, 07.01.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.