Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2013/10204 E. 2014/267 K. 07.01.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/10204
KARAR NO : 2014/267
KARAR TARİHİ : 07.01.2014

MAHKEMESİ : Bodrum 2. Asliye Hukuk Mahkemesi(Tüketici Mah. Sıf.)
TARİHİ : 24/12/2012
NUMARASI : 2010/35-2012/622

Davacı M.. S.. vd. vekili tarafından, davalı Z.. G.. vd. aleyhine 28.01.2010 gününde verilen dilekçe ile yüklenicinin temlikine ve muvazaa iddiasına dayalı tapu iptali ve tescil ikinci kademede tazminat istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davanın kabulüne dair verilen 24.12.2012 günlü hükmün Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi davalı Z.. G.. vekili ile davalı F.. G.. tarafından istenilmekle tayin olunan 24.12.2013 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı Z.. G.. vekili Av. A.. Ç.. ve davalı F.. G.. vekili Av. G. S. geldi, başka gelen yok açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen tarafların sözlü beyanları dinlendi. Duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

_K A R A R_
Dava, yüklenicinin temlikine ve muvazaa iddiasına dayalı tapu iptali ve tescil ikinci kademede tazminat istemine ilişkindir.
Davalı yüklenici şirket ile taşınmazın son tapu maliki davalı F.. G.. davaya cevap vermemiş, davalı O.. E.. ve davalı arsa sahibi Z.. G.. davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, dava konusu taşınmazın öncesinde davalı O.. E.., 05.12.2006 tarihinde de davalı F.. G..’a satış gösterilmek suretiyle muvazaalı şekilde devredildiği gerekçesi ile tapu iptali ve tescil isteminin kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davalı Z.. G.. vekili ile davalı F.. G.. vekili temyiz etmiştir.
Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmeleri yükleniciye şahsi hak sağlar. Yüklenici, eserin tesliminde hak edeceği bağımsız bölümlere özgülenen arsa payının tescilini doğrudan arsa sahibinden talep edebileceği gibi, şahsi hakkını Borçlar Kanunu’nun 162. maddesinden yararlanarak üçüncü kişilere de yazılı olması koşuluyla (BK.m.163) ve borçlunun (arsa sahibinin) rızası gerekmeksizin temlik edebilir. Davadaki istemin dayanağı, BK’nın 162. maddesidir. Ne var ki, davacıların (üçüncü kişilerin) tescil talebine muhatap olan davalı arsa sahibi temlik işlemini öğrenince, BK’nın 167. maddesinden yararlanarak temlik edene (yükleniciye) karşı haiz olduğu bütün def’ileri temellük edene davacılara (üçüncü kişilere) karşı da ileri sürebilir.
Türk Medeni Kanununun 2. maddesi “herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz”. şeklindedir. Objektif iyi niyet olarak da tanımlanan ve dürüstlük kurallarını düzenleyen madde bütün hakların kullanılmasında dürüstlük kuralları çerçevesinde hareket edileceğini ve bir kimsenin başkasını zararlandırmak ya da güç duruma sokmak amacıyla hakların kötüye kullanılmasını yasanın himaye etmeyeceğini belirtmiştir. Yine, BK’nın 18. maddesinde düzenlenen danışıklı işlem ise tarafların yaptıkları aktin hüküm doğurmaması ve görünüşteki akitten başka bir aktin hükümlerinin meydana gelmemesi hususunda anlaşmalarıdır. Gerek TMK’nın 2. maddesi ve gerekse sözü edilen BK’nın 18. maddesi birlikte değerlendirildiğinde, bir hakkın kullanılmasında gizlenen irade ile oluşan danışıklı işlemin üçüncü kişileri zararlandırma kastı da taşıyabileceğini göstermektedir.
Öte yandan; hukukumuzda, kişilerin satın aldığı şeylerin ilerde kendilerinden geri alınabileceği endişesi taşımamaları, dolayısıyla toplum düzeninin sağlanması düşüncesiyle, satın alan kişinin iyi niyetinin korunması ilkesi kabul edilmiştir. Bir tanımlama yapmak gerekirse iyiniyetten maksat, hakkın doğumuna engel olacak bir hususun hak iktisap edilirken kusursuz olarak bilinmemesidir.
Belirtilen ilke, TMK’nın 1023. maddesinde de aynen “tapu kütüğündeki tescile iyiniyetle dayanarak mülkiyet veya bir başka ayni hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımı korunur” şeklinde hükme bağlanmış, aynı ilke tamamlayıcı madde niteliğindeki 1024. madde ise “bir ayni hak yolsuz olarak tescil edilmiş ise, bunu bilen veya bilmesi gereken üçüncü kişi bu tescile dayanamaz” biçiminde vurgulanmıştır. Ne var ki; tapulu taşınmazların intikallerinde huzur ve güveni koruma, toplum düzenini sağlama uğruna tapu kaydında ismi geçmeyen ama asıl malik olanın hakkı feda edildiğinden iktisapta bulunan kişinin iyiniyetli olup olmadığının tam olarak tespiti büyük önem taşımaktadır.
Davalı O.. E.. ile son kayıt sahibi F.. G..’ın mülkiyeti, yükleniciden temlik alınan hakkın bertaraf edilmesi kastiyle ve kötüniyetle kazandığı ileri sürüldüğünden, bu kişilerin ayni hakkın yolsuz olarak tescil edildiğini bilen veya bilmesi gereken üçüncü kişiler olup olmadığının araştırılması zorunludur. Hal böyle olunca, taraflardan davacıların kötüniyet iddiasına karşı delilleri istenip toplanmalı ve davalıların durumu TMK’nın 3. maddesi çerçevesinde değerlendirerek bir sonuca ulaşılmalıdır.
Yukarıda belirtilen ilkeler ve yapılan tespitler ışığında somut olaya gelince;
Davadaki istemin dayanağı, davalı yüklenici R… Halas Yapı Kliniği RH İnşaat Turizm ve Ticaret Ltd. Şti. ile davalı arsa sahibi Z.. G.. arasında düzenlenen Bodrum 2. Noterliğinin 17.08.2004 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca yüklenici şirketin şahsi hakkını, 30.04.2005 tarihli adi yazılı sözleşme ile devretmesine ilişkin “alacağın devri” (temlik) sözleşmesidir.
Davalı arsa sahibi Z.. G.., arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince davalı yüklenici şirketin edimlerini zamanında yerine getirmediğini belirterek bu hususta Bodrum 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/202 D.İş sayılı tespit dosyasına dayanmış, ayrıca davalı yüklenici şirketin Bodrum 2. Noterliğince düzenlenen 12.10.2006 tarihli tek taraflı ibranameyi verdiğini, söz konusu ibranamede davalı yüklenici adına verilecek bağımsız bölümler arasında dava konusu G2 blok, 4 no’lu taşınmazın bulunmadığını savunmuştur.
Davanın kabulüne karar verilmiş ise de mahkemece yapılan araştırma ve incelemeler hüküm kurmaya yeterli değildir. Bu nedenle mahkemece, davacıların muvazaa iddialarına ilişkin tanıklarının kimler olduğu sorulup saptanmalı, bildirilecek tanıklar dinlenmeli, delil listesinde belirtilen 29.01.2005 tarihli onay protokolü ve arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin tüm ekleriyle birlikte onaylı örneği getirtilip sözleşme hükümleri değerlendirilmeli ayrıca davalılar O.. E.. ve F.. G..’a yapılan devirlere ilişkin resmi senetler ve davalı arsa sahibi Z.. G..’in savunmasında belirttiği Bodrum 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/202 D.İş sayılı tespit dosyası ile Bodrum 2. Noterliğinin 12.10.2006 tarihli ibranamenin onaylı örneği getirtilip incelenerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalılar Z.. G.. vekili ile davalı F.. G.. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin yatırılan temyiz harcının yatıranlara iadesine, 1.100’er TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalı Z.. G.. ile davalı F.. G..’a verilmesine, 07.01.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.