Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2012/855 E. 2012/4536 K. 27.03.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/855
KARAR NO : 2012/4536
KARAR TARİHİ : 27.03.2012

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 31.01.2011 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil veya tazminat istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davanın reddine dair verilen 17.05.2011 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 27.03.2012 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacılar ile karşı taraftan davalı vekili Av. … geldi. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar, 2158 parsel sayılı taşınmazı murisleri …’ın dava dışı …’dan 1968 yılında satın alarak ağaç dikmeye başladığını kendilerinin de 1000 köke yakın kayısı ve elma ağacı dikip, sulama tesisi kurduklarını, ağaçlar ve sulama tesisi bedelinin zemin değerinden fazla olduğunu ileri sürerek, 2158 parsel sayılı taşınmazın bedeli karşılığı adlarına tescilini veya ağaçlar ile sulama tesisi bedelinin davalıdan alınmasını istemişlerdir.
Davalı, taşınmazın mera olduğunu, kesin hüküm bulunduğunu, 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğini ve zilyetlik koşullarının oluşmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, kesin hüküm bulunduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Hükmü, davacılar vekili temyiz etmiştir. Dava, Türk Medeni Kanununun 729. maddesi gereğince temliken tescil; ikinci kademede tazminat istemlerine ilişkindir.
Hukuk düzeninde istikrar sağlama amacı taşıyan kesin hüküm, hükme karşı yasa yollarının tükenmesi (şekli anlamda kesin hüküm) ve taraflar arasındaki hukuki ilişkinin bir daha dava konusu yapılmaması (maddi anlamda kesin hüküm) şeklinde hukuk yargılama sistemimizde yer almaktadır.
Şekli anlamda kesinleşmeyi zorunlu kılan, taraflar arasındaki hukuki ilişkinin yeniden dava konusu yapılamaması amacını güden maddi anlamda kesin hüküm 6100 sayılı HMK’nun 303. maddesinde düzenlenmiştir.
Anılan maddeye göre bir davaya ait şeklî anlamda kesinleşmiş olan hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için, her iki davanın; taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerekir.
Somut olayda, davacılar TMK’nun 729. maddesine dayanarak tapu iptali ve tescil, bu istemin kabul edilmemesi halinde tazminat talep etmişlerdir. Mahkemece kesin hüküm olarak kabul edilen … Kadastro Mahkemesi’nin 1993/84E. 2001/37K. sayılı davası, 2158 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitine itiraz ve tescil istemi ile Hazine ve … tarafından, … ile arkadaşlarına karşı açılmış, taşınmazın mera olarak sınırlandırılarak özel siciline tesciline karar verilmiştir. Her iki davanın konusunun aynı olmadığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle, kesin hüküm nedeni ile davanın reddi doğru görülmemiştir.
Ancak, TMK’nun 729. maddesine dayanılarak açılan tapu iptali ve tescil davalarında, tescili istenen taşınmazın özel mülkiyete konu bir taşınmaz olması gerekir. Eldeki olayda, mera olarak özel sicilde kayıtlı 2158 parsel sayılı taşınmazın tescili istenmektedir. Meralar özel mülkiyete konu oluşturmadığından, tescil ve tazminat isteminin reddi gerekir.
Mahkemece, TMK’nun 729. maddesinin koşulları bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddi gerekirken, kesin hüküm nedeni ile reddi doğru görülmemiş ise de, sonucu itibariyle karar doğru olduğundan, HUMK’nun 438/IX maddesi uyarınca gerekçesi değiştirilmiş ve düzeltilmiş bu şekli ile onanması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile hükmün ONANMASINA, 900TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine, 27.03.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.