Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2012/8512 E. 2012/11907 K. 16.10.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/8512
KARAR NO : 2012/11907
KARAR TARİHİ : 16.10.2012

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 05.08.2010 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve mera olarak sınırlandırma istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davanın kabulüne dair verilen 28.02.2012 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davalı şirket vekili ile duruşmasız temyizi davacı … vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 16.02.2012 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı şirket vekilleri Av. … ve Av. … ile karşı taraftan davacı … vekili Av. … geldiler. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelenlerin sözlü açıklamalır dinlendi. Duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R
Dava; öncesi 764 parsel numaralı mera vasfındaki taşınmazdan usulsüz ifraz ve tescil işlemi sonucu yolsuz tescil ile oluşan dava konusu 875 sayılı parselin tapu kaydının iptali ve mera olarak sınırlandırılması istemine ilişkindir.
Davalı şirket, taşınmazı tapuya güvenerek satın aldıklarını, iyiniyetli olduklarını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne, 875 sayılı parselin tapu kaydının iptali ile otlak ve sulak niteliğiyle Kayabeli Köyü Tüzel Kişiliği adına tesciline karar verilmiştir.
Hükmü, davacı … vekili ile davalı şirket vekili temyiz etmiştir.
1-Somut olayda, 764 sayılı parselin 19.07.1969 tarihinde yapılan tapulama tespitinde mera vasfı ile tescil harici bırakıldığı, tespitin 17.11.1969 tarihinde kesinleşmesinden sonra 19.07.1996 tarihli ifraz işlemi ile 874, 875 ve 876 sayılı parsellere ayrıldığı, yapılan bu ifraz sonucu dava konusu 875 sayılı parselin tarla niteliği ile özel mülkiyete dönüştürülüp 19.07.1976 tarihinde gerçek kişiler adına tescil edildiği, taşınmazın 21.01.1977, 11.11.1981
ve 19.08.1983 tarihlerinde el değiştirdiği, en son olarak 21.10.1993 tarihinde davalı şirket adına satış suretiyle tescil edildiği görülmektedir.
19.07.1976 tarihli ve 751 sayılı ifraz işlemine dayanak tapulama komisyonu kararı, değişiklik beyannamesi veya bir mahkeme kararının bulunmadığı anlaşılmaktadır.
3402 sayılı Kadastro Kanununun 16/B maddesi mera, yaylak, kışlak, otlak, harman ve panayır yerlerini orta malları niteliğinde kabul etmiş, tutanakların düzenlenip kesinleşmeleri halinde mülkiyet sicillerine değil de ayrı şekilde tutulacak özel sicile yazılacağını öngörmüştür. Kamunun kadimden beri yararlandığı yerlerden sayılan bu tür taşınmazlar 16. maddenin ana başlığında yazıldığı gibi “kamu malları”ndan sayılırlar. Özel mülkiyete konu olamayacak bu tür taşınmazlarla ilgili olarak her ne surette olursa olsun sicil oluşturulması mümkün olmadığından oluşan sicil kayıtlarına da değer verme imkanı yoktur.
Açıklanan nedenlerle 875 sayılı parselin sicil kaydı yolsuz tescile dayalı olup davalının TMK’nun 1023. maddesinden yararlanma olanağı bulunmadığından davalı şirket vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2-11.01.2011 tarihinde kabul edilen 6099 sayılı Kanunun 16. maddesi ile 21.06.1987 tarihli ve 3402 sayılı Kadastro Kanununa 36. maddeden sonra gelmek üzere eklenen “Kamu tarafından açılan davalarda yargılama giderleri” başlıklı 36/A maddesinde; “Kadastro işlemi ile oluşan tespit ve kayıtların iptali için Devlet veya diğer kamu kurum ve kuruluşları tarafından kayıt lehtarına karşı kadastro mahkemeleri ile genel mahkemelerde açılan davalarda davalı aleyhine vekâlet ücreti dâhil, yargılama giderine hükmolunmaz” hükmü yer almaktadır.
Aynı yasanın 17. maddesi hükmü ile 3402 sayılı Kanuna eklenen geçici 11. madde ile de; “Bu Kanunun 36/A maddesi hükmü, henüz infaz edilmemiş yargı kararlarındaki vekâlet ücreti dâhil yargılama giderleri için de uygulanır” hükmü getirilmiştir.
875 parsel ile ilgili olarak tapu sicili oluşturulması ve tapuya yolsuz olarak tescil işleminde davalı şirketin bir dahli ve kusuru bulunmamaktadır. Belirtilen yasa maddesinin amacı ve özü bakımından somut olaya da uygulanarak davalının vekalet ücreti dahil yargılama giderlerinden sorumlu tutulmaması gerekirken, davalı aleyhine harç, vekalet ücreti ve masraf yüklenmesi doğru değil ise de yapılan hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden HUMK’nun 438/VII maddesi gereğince hükmün aşağıdaki şekilde düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
3-Davacı … vekilinin temyiz itirazına gelince;
6100 sayılı HMK’nun 26. maddesinde hükme bağlanan ve uygulamada “taleple bağlılık” kuralı olarak bilinen ilke uyarınca yasaların öngördüğü ayrık durumlar hariç hakim her iki tarafın iddia ve savunması ile bağlıdır. Ondan fazlasına veya başka bir şeye hüküm veremez.
Somut olayda; davacı Hazinenin dava dilekçesinde talebi taşınmazın tapu kaydının iptali ile mera olarak sınırlandırılması istemine ilişkindir. Dava konusu taşınmazın öncesinin mera olduğu anlaşıldığından tapu kaydının iptali ile 3402 sayılı Yasanın 16/B ve Mera Kanununun 10. maddesi uyarınca sınırlandırılarak özel siciline yazılması gerekirken, 6100 sayılı HMK’nun 26. maddesine aykırı şekilde dava dışı Kayabeli Köyü Tüzel Kişiliği adına tesciline karar verilmesi doğru değildir. Kararın bu nedenle de bozulması gerekmekte ise de, yapılan bu hatanın da giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden HUMK’nun 438/VII maddesi gereğince hükmün aşağıdaki şekilde düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte yazılı nedenlerle davalı şirket vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte yazılı nedenlerle davalı şirket vekilinin, (3) numaralı bentte yazılı nedenlerle davacı … vekilinin, temyiz itirazlarının kabulü ile mahkemenin gerekçeli kararının hüküm fıkrasının ikinci paragrafının ikinci satırında “tapu kaydının iptaline” kelimelerinden sonra gelen “taşınmazın otlak ve sulak olarak Kayabeli Köyü Tüzel Kişiliği adına tapuya kayıt ve tesciline” kelimelerinin hükümden çıkarılarak yerine “taşınmazın mera olarak sınırlandırılmasına ve özel siciline yazılmasına” cümlesinin eklenmesine, yine hükmün harç, vekalet ücreti ve masrafa ilişkin üçüncü, dördüncü ve beşinci paragraflarının hükümden çıkarılarak yerine üçüncü paragraf olarak “Yapılan yargılama giderlerinin davacı … üzerinde bırakılmasına” cümlesinin eklenerek hükmün DÜZELTİLMİŞ bu şekli ile ONANMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 900 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin taraflardan karşılıklı olarak alınarak birbirlerine verilmesine, 16.10.2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi.