Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2012/8230 E. 2012/9168 K. 03.07.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/8230
KARAR NO : 2012/9168
KARAR TARİHİ : 03.07.2012

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı mahal mahkemesinden verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün; Dairemizin 15.03.2012 gün ve 2012/2853-3807 sayılı ilamı ile bozulmasına karar verilmişti. Süresi içinde davacı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, Türk Medeni Kanununun 747. maddesi gereğince geçit hakkı kurulması isteğine ilişkindir.
Davalılar, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili ve davalılar vekilinin temyiz etmesi üzerine 15.03.2012 tarihli 2012/2853 esas 2012/3807 karar sayılı ilamımız ile “davacı tarafından davanın görevli mahkemede görülebilmesi için yasanın öngördüğü biçimde yasal on günlük süre içerisinde yeniden dilekçe verilmediği ve yeniden çağrı kağıdı tebliğ ettirilmediği…” gerekçesiyle mahkemece davanın açılmamış sayılması kararı verilmesi gerektiği belirtilerek hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Davacı vekili karar düzeltme isteğinde bulunmuştur.
Her ne kadar Dairemizin 15.03.2012 tarihli 2012/2853 esas 2012/3807 karar sayılı bozma ilamında on günlük süre içerisinde dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi için dilekçe verilmediği belirtilmiş ise de dosyanın yeniden incelemesinde 02.12.2009 tarihinde kesinleştirmesi yapılmış olmakla birlikte Kemalpaşa Sulh Hukuk Mahkemesinin 2005/478 Esas 2008/1057 Karar sayılı görevsizlik kararının başlığında birleştirilen dosya davalısı …’in adı yazılmadığından 03.08.2010 tarihli düzeltme kararı ile karar başlığına bu
şahsın adının eklendiği ve kendisine 09.11.2010 tarihinde tebligat yapılmış olduğu ve buna göre ilamın tüm taraflara tebliğinden itibaren 24.11.2010 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır. Buna göre davacının 29.07.2010 tarihli başvurusunun 1086 sayılı HMUK’nun 193. maddesinde belirtilen süre içerisinde yapıldığı anlaşılmakla Dairemizin bu yöne ilişkin bozmasının kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
Davanın esasına gelince, ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi geçit davalarının nedenidir. Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine “mutlak geçit ihtiyacı” veya “geçit yoksunluğu”, ikincisine de “nispi geçit ihtiyacı” ya da “geçit yetersizliği” denilmektedir.
Türk Medeni Kanununun 747/2 maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Zira geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit gereksiniminin nedeni, taşınmazın niteliği ile bu gereksinimin nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakârlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır.
Dosya arasındaki tapu kayıtları ve bilirkişi raporuna göre; üzerinden geçit hakkı kurulması konusunda en uygun alternatif olarak belirtilen ve mahkemece davacı tarafından bu alternatife göre geçit kurulması konusunda gerekli işlemlerin yapılmadığı belirtilerek davanın reddine gerekçe yapılan 5 no’lu alternatifin orman arazisinden geçtiği anlaşılmaktadır. Geçit hakkı, bir kamu hizmetine tahsis edilmeyen kamuya ait tapulu taşınmazlar üzerinden kurulabilir. Geçit hakkı kurulan yer kamu malı niteliğinde ise kamu yararı ile kişi yararının çatışması durumunda kamu yararına üstünlük tanınması gerekeceğinden bu nitelikteki bir yer üzerinden geçit hakkı kurulmasına olanak yoktur. Özetle; orman niteliğindeki bir yerden kişi yararına geçit tesisi mümkün değildir. Mahkemece diğer alternatifler üzerinde durularak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir. Bu nedenle davacı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin bozma ilamının gerekçesi kaldırılarak hükmün yukarıda açıklanan gerekçe ile bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Davacı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 15.03.2012 gün ve 2012/2853–3807 sayılı bozma ilamının gerekçesinin KALDIRILMASINA ve yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 03.07.2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi.