Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2012/8171 E. 2012/9162 K. 03.07.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/8171
KARAR NO : 2012/9162
KARAR TARİHİ : 03.07.2012

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 22.01.2010 gününde verilen dilekçe ile muhdesat beyanının terkini istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 27.12.2011 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar vekili, 87 ada 5,6,9 ve 19 parsel sayılı taşınmazların tapu kaydındaki “kerpiç depo ve tel örgü …’e aittir” belirtmesinin zeminde muhdesat bulunmadığından terkinini talep etmiştir.
Davalı …, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/III. maddesinde öngörülen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olması nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacılar vekili temyiz etmiştir.
Dava, tapu kütüğünün beyanlar hanesindeki muhdesat kaydının terkini istemine ilişkindir.
22.12.1995 tarihli ve 1/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında vurgulandığı üzere, Eşya Hukukunda “muhdesat” kavramından bir arazi üzerindeki arz malikinden başkasına veya bir paydaşa ait yapı ve tesisler ile bağ ve bahçe şeklinde dikilen ağaçları anlamak gerekir. Muhdesat, sahibine arazi mülkiyetinden ayrı bağımsız bir mülkiyet veya sınırlı bir ayni hak sağlamaz. Muhdesat sahibinin hakkı sadece şahsi bir haktır. Bu hakkın hukuki mahiyeti ve nasıl kullanılacağı ise TMK’nun 722, 724. ve 729. maddelerinde açıklanmıştır.
Bir kişi lehine muhdesatın tespitine ve bunun kütüğün beyanlar hanesine
yazılmasına 3402 Sayılı Kadastro Kanununun 19/2 maddesi olanak sağlamaktadır. Gerçekten, anılan hüküm uyarınca; “Taşınmaz mal üzerinde malikinden başka bir kimseye veya paydaşlarından birine ait muhdesat mevcut ise bunun sahibi, cinsi, ihdas tarihi ve iktisap sebebi belirtilerek tutanağın ve kütüğün beyanlar hanesinde gösterilir.”
Bu tür bir hakkın zemin üzerindeki binanın veya ağaçların yok olması gibi bazı nedenlerle ortadan kalkacağı kuşkusuzdur. Diğer taraftan, Türk Medeni Kanununun 1012. maddesi hükmü gereğince de, kaydın terkini kütükte hak sahibi görünen bütün ilgililerin rızasına bağlı olarak yapılabilir.
Türk Medeni Kanununun 1026. maddesi uyarınca terkin işlemi yapacak merci ise ilgili tapu sicil müdürlüğüdür. Bunun için tapuya başvurulması, hakkın yok olduğu ve sona erdiği belirtilerek terkin talebinde bulunulması, kadastro müdürlüğü elamanlarının zemine giderek hakkın sona erip ermediğini saptaması, bundan sonra da değişiklik beyannamesi düzenlenerek tapuya gönderilmesi gerekir. Terkin işleminden sonra adresi kayıtlarda belirli ise muhdesat sahibine Türk Medeni Kanununun 1019. maddesi gereğince duyuruda bulunulur. Ancak bu tebliğden itibaren 30 gün içinde hak sahibi tarafından terkin işleminin iptali istemiyle dava açılabilir. Değinilen bütün bu işlemlerin yapılacağı yer tapu sicil müdürlüğü olduğundan, doğrudan mahkemeden terkin istemiyle dava açılamaz.
Somut olayda; davacı muhdesat olarak gösterilen kerpiç depo ve tel örgünün zeminde mevcut olmadığını ileri sürerek terkin talebinde bulunmuştur. Bu durumda mahkemece, idari makamın görevine giren bir iş kendisine arz olunduğundan davanın yargı yeri nedeniyle reddi gerekirken davanın başka gerekçelerle reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiş ise de bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün gerekçesinin HUMK’nun 438/son maddesi gereğince düzeltilerek onanması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile hükmün gerekçesinin DÜZELTİLEREK ONANMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatıranlara iadesine, 03.07.2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi.