Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2012/7527 E. 2012/8426 K. 14.06.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/7527
KARAR NO : 2012/8426
KARAR TARİHİ : 14.06.2012

MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 28.02.2011 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı kurulması istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 22.02.2012 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar … ve … tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, Türk Medeni Kanununun 747. maddesi gereğince geçit hakkı kurulması isteğine ilişkindir.
Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü davalılardan … ve … temyiz etmiştir.
Dava, Türk Medeni Kanununun 747. maddesi gereğince geçit hakkı kurulması istemine ilişkindir.
Ülkemizde arazi düzenlemesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap vermemesi geçit davalarının nedenidir. Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır.
Türk Medeni Kanununun 747/2 maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Zira geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit gereksiniminin nedeni, taşınmazın niteliği ile bu gereksinimin nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif
esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel ilke olan fedakârlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır. Uygun güzergâh saptanırken önemle üzerinde durulması gereken diğer bir yön ise, aleyhine geçit kurulan taşınmaz veya taşınmazların kullanım şekli ve bütünlüğünün bozulmamasıdır.
Geçit hakkı kurulmasına ilişkin davalar özünü fedakarlığın denkleştirilmesi ilkesinden aldığından komşuluk hukuku gereğince geçitin en az zarar verecek komşu parseller üzerinden kurulması gerekir. Dosya içerisindeki 21.07.2011 tarihli bilirkişi raporu ve ekindeki kroki incelendiğinde 246, 248, 249 ve 253 parsel sayılı taşınmazların yararına geçit kurulabilecek komşu parsellerden miktar itibari ile daha büyük oldukları anlaşılan 254 ve 257 parsel sayılı taşınmazlar üzerinden kurulacak alternatifler değerlendirilmemiştir. Mahkemece, üzerinden geçit kurulan parsellere oranla daha fazla yüzölçümüne sahip bu taşınmazların tapu kayıtları getirtilerek maliklerinin usulüne uygun olarak HMK’nun 124.maddesi uyarınca davada yer almaları sağlandıktan sonra mahallinde yeniden keşif yapılarak üzerlerinden geçit kurulup kurulmayacağı araştırılmalı ve sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Ayrıca, temyiz dilekçesinde davalılar; 219 sayılı parsel yararına kurulacak geçit için bu parselin maliki …’ın yola cephesi bulunan 223 ve 227 parsel sayılı taşınmazların da maliki olduğunu belirtmişlerdir. Dosyada bu taşınmazlara ait tapu kayıtlarına rastlanmadığından, tapu kayıtları getirtilerek incelenmeli ve bu parsellerin malikinin davacı olduğu tespit edildiği takdirde yapılacak keşifte 219 sayılı parselin lehine kurulacak geçit yerinin 223 ve 227 sayılı parsellerden geçirilmesinin mümkün olup olmadığı konusunda bilirkişilerden rapor alınmalı, sonucuna göre bir hüküm kurulmalıdır.
Eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
Kabule göre de; 219 parsel sayılı taşınmaz lehine kurulan ve 21.07.2011 tarihli bilirkişi raporunda 1 numaralı seçenek olarak gösterilen geçit güzergahında “d” ile gösterilen geçit kısmının üzerinde bulunduğu 238 parsel sayılı taşınmazın maliki davada davalı olarak yer almadığından eksik taraf teşkili ile karar verilmesi yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine 14.06.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.