YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/6178
KARAR NO : 2012/8842
KARAR TARİHİ : 21.06.2012
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 23.12.2005 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve yayla olarak sınırlandırılması istenmesi üzerine bozmaya uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın davalı …’nın 15/28 payı yönünden reddine, diğer davalı …’ün 13/28 payı yönünden kabulüne dair verilen 25.01.2012 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, yayla olduğu iddia edilen çekişmeli taşınmaza ait tapu kaydının iptali ile özel siciline işlenmesi istemi ile açılmış, mahkemece Dairemizin 04.06.2010 tarihli 2010/5612 – 6507 Esas ve karar sayılı bozma ilamına uyularak dava konusu taşınmazda davalı …’nın 15/28 payı yönünden davanın reddine, …’ün 13/28 payı yönünden önceki kararı temyiz etmediğinden davacının davasının kabulü ile dava konusu taşınmazın yayla vasfı ile özel sicile kaydedilmesine dair kararın aynen geçerliliğine ve davalı yan lehine 1200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
1-Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve tüm dosya içeriğine göre davacı Hazine vekilinin aşağıdaki bent dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2-Yerel mahkeme kararının Dairemizin 04.06.2010 tarihli 2010/5612 – 6507 Esas ve karar sayılı ilamı ile bozulmasına karar verilmiş olduğundan mahkemenin ilk hükmü tamamen ortadan kalkmış olduğu halde davalı … yönünden önceki kararın kesinleştiğinden bahisle yeni bir hüküm
kurulmadan, önceki kararın aynen geçerliliğine şeklinde hüküm kurulması 6100 sayılı HMK’nun 297. maddesine aykırıdır. Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.
Bu biçim yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hal, yeni tereddüt ve ihtilaflar yaratır, hükmün hedefine ulaşmasını engeller, kamu düzeni ve barışı oluşturulamaz. Bozma kararı ile ilk hüküm hayatiyetini ve ifa kabiliyetini yitirir.
Bozma kararından sonra bozmaya uyularak verilen hüküm yeni bir hükümdür. Bozmaya uyularak tesis edilen hükmün, tüm istekleri karşılar şekilde yeniden yazılması gerekir. Ayrıca davalı yan lehine takdir edilen vekalet ücretinin hangi davalıya verileceğinin de belirtilmemiş olması infazda tereddüt yaratacaktır. Mahkemece bu yönler gözetilmeden, hüküm kurulması doğru değil ise de yapılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün HUMK’nun 438/VII maddesi uyarınca düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı Hazine vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle hükmün 2. fıkrasının 2. satırında “13/28 payı yönünden” sonra gelen “mahkememizin 02.05.2006 tarih 2005/1668 Esas, 2006/1456 Karar sayılı kararın temyiz edilmediğinden” sözcüklerinin ve 2. fıkranın 5. satırındaki “kaydedilmesine” sözcüğünden sonra gelen “dair kararın aynen geçerliliğine” sözcüklerinin hükümden çıkarılmasına, ayrıca hükmün 5. fıkrasında davalıdan sonra gelmek üzere “…” sözcüğünün yazılmasına, 5. fıkranın 3. satırında “davalıya verilmesine” sözcüklerinin hükümden çıkarılarak, yerine “davalı …’ya verilmesine” sözcüklerinin yazılarak hükmün DEĞİŞTİRİLMİŞ ve DÜZELTİLMİŞ bu şekli ile ONANMASINA, 21.06.2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi.