YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/530
KARAR NO : 2012/1749
KARAR TARİHİ : 13.02.2012
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 03.02.2011 gününde verilen dilekçe ile tapu kaydında kimlik bilgilerinin düzeltilmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 17.06.2011 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, dava konusu Kocakaymaz köyü 88, 87, 90 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtlarında murisi …’un “…” olan soyadının “…” olarak düzeltilmesini istemiştir.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davalı Hazine vekili temyiz etmiştir.
Taşınmazların, kadastro tespiti ya da tapuya tescili sırasında mülkiyet hakkı sahibinin isim, soyisim, baba adı gibi kimlik bilgilerinin kayda eksik ya da hatalı işlenmesi, kayıt düzeltme davalarının kaynağını oluşturur. Bu tür davalarda kimlik bilgileri düzeltilirken, taşınmaz malikinin değişmemesi, diğer bir anlatımla mülkiyet aktarımına neden olunmaması gerekir.
Tapu Sicil Müdürlüğüne husumet yöneltilerek açılması gereken kayıt düzeltme davalarında, mahkemece sağlıklı bir inceleme yapılmalı, kayıt maliki ile ismi düzeltilecek kişinin aynı kişi olduğu kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptanmalıdır. Bu saptama yapılırken de aşağıda açıklanan yöntem izlenmelidir.
1-Düzeltilecek tapu kaydı tüm dayanakları ile birlikte getirtilmelidir.
2-Nüfus Müdürlüğünden, kayıtta geçen kişi ile aynı kimlik bilgilerine sahip bir başka kişinin kaydının bulunup bulunmadığı sorulmalı, kaydı düzeltilecek kişinin nüfus kaydı, tapu ve dayanakları ile bağlantı oluşturacak şekilde incelenmeli, gerekirse kök kayıtlar da istenmelidir.
3-Taşınmazın bulunduğu mahalde kayıt maliki ile aynı ismi taşıyan başka kişi bulunup bulunmadığı zabıta aracılığı ile araştırılmalıdır.
4-İstem konusunda tanık dinlenmelidir.
5-Tüm bu araştırmalar sonucu hala kesin bir kanaat oluşmamış ise, tanıklar ve varsa tespit bilirkişileri de taşınmaz başında dinlenerek keşif yapılmalıdır.
Açıklanan bu hususlar çerçevesinde yapılacak inceleme ve araştırma sonucu, tapu ve nüfus bilgileri arasında bağlantı ve tutarlılık sağlandığında davanın kabulü yoluna gidilmelidir.
Bu ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında;
Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli değildir. Dava konusu taşınmazların tapulama tutanaklarının edinme sebebi bölümünde “87,88 ve 90 sayılı parsellerin ihtiva ettiği yerlerin tamamı evvelce bir bütün halinde ve müsaveten … oğlu … … … ile … kızı … …’a atalarından intikalen ve paydaşları arasında taksimen gelme olup 20 seneyi aşan süredir nizasız, malik sıfatıyla ve müsaveten zilyet ve tasarruflarında olduğu” belirtilerek … oğlu … … … ile … kızı … … mirasçıları olarak belirtilen kişiler adlarına tespit yapıldığı belirtilmektedir. Duruşmada dinlenen tanık beyanlarına göre de; dava konusu taşınmazların …’a eşi …’den intikal ettiği ifade edilmiştir. Dosyada muris …’un eşi …’un bekarlık soyadının … olduğuna dair nüfus kaydına da rastlanamamıştır.
Açıklanan nedenlerle dava konusu taşınmazların tapulama tutanaklarının edinme sebebi bölümündeki bilgiler ile duruşmada dinlenen tanık beyanları örtüşmediğinden kayıt maliki ile davacının murisinin aynı kişi olduğu hususunda kesin kanaatin hasıl olması açısından tanıklar, var ise tespit bilirkişileri, bulunamadığı takdirde mahalli bilirkişiler de refakate alınarak taşınmazlar başında keşif yapılmalı, sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Eksik araştırma ve inceleme sonucu verilen karar bu nedenle bozulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 13.02.2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi.