Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2012/5124 E. 2012/6292 K. 03.05.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/5124
KARAR NO : 2012/6292
KARAR TARİHİ : 03.05.2012

MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 29.12.2011 gününde verilen dilekçe ile tapu kaydında kimlik bilgilerinin düzeltilmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 21.02.2012 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, 3448 parsel maliki … oğlu …’nın 1924 yılında öldüğünü, ancak tapu kaydında soyadının “…” olarak yazılı olduğunu, kayıt malikinin ölüm tarihine göre soyadı alamayacağını ileri sürerek tapu kaydındaki soyadının silinmesini talep etmiştir.
Davalı, davacının iddialarını kanıtlamasını istemiş, mahkemece dava kabul edilmiş, hükmü davalı temyiz etmiştir.
Dava, tapu kaydında isim düzeltilmesi istemine ilişkindir.
Taşınmazların, kadastro tespiti ya da tapuya tescili sırasında mülkiyet hakkı sahibinin isim, soyisim, baba adı gibi kimlik bilgilerinin kayda eksik ya da hatalı işlenmesi, kayıt düzeltme davalarının kaynağını oluşturur. Bu tür davalarda kimlik bilgileri düzeltilirken, taşınmaz malikinin değişmemesi, diğer bir anlatımla mülkiyet aktarımına neden olunmaması gerekir.
Bu nedenle de aşağıdaki yöntemle araştırma ve inceleme yapılmalıdır.
1-Kimlik bilgilerinde düzeltme yapılması istenen dava konusu taşınmazların tapu kayıtları (ilk tesis ve tedavülleriyle) ve kadastro tutanakları (tespit ve tescile esas alınan tüm dayanak belgeleriyle) ayrıca taşınmazlar kadastrodan sonra edinilmişse buna ilişkin tüm belgeler ile birlikte getirtilmelidir.
2-Nüfus Müdürlüğünden, dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarında malik olarak görünen kişi ile aynı kimlik bilgilerine sahip bir başka kişi veya kişilerin nüfus kayıtlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalı, mevcut ise bu
kişi veya kişiler duruşmaya çağrılarak dava konusu taşınmazlarda mülkiyet hakkı iddiaları bulunup bulunmadığı kendilerinden sorulmalı,kaydı düzeltilecek kişilerin nüfus kayıtları, tapu kayıtları ve dayanakları ile bağlantı kurulacak şekilde incelenmelidir.
3-Taşınmazın bulunduğu yerleşim yerinde zabıta aracılığı ile kayıt maliki ile aynı ismi taşıyan başka kişi veya kişilerin bulunup bulunmadığı da araştırılmalıdır.
4-İstem konusunda tanıklar dinlenmelidir.
5-Tüm bu araştırmalar sonucu hala kesin bir kanaat oluşmamış ise mahallinde keşif yapılarak; tanıklar ve varsa tespit bilirkişileri taşınmaz başında dinlenmelidir.
Açıklanan bu hususlar çerçevesinde yapılacak inceleme ve araştırma sonucu, tapu ve nüfus bilgileri arasında bağlantı ve tutarlılık sağlandığında davanın kabulü yoluna gidilmelidir.
Somut olayda; dava konusu 3448 parsel sayılı taşınmazın malikinin “… oğlu …” olduğu, …’in Soyadı Kanunu çıkmadan önce ölmesi nedeniyle tapu kaydında yazılı olan soyadının silinmesi gerektiği ileri sürülmektedir. Mahkemece tapu kaydı, tapulama tutanağı ve … oğlu …’in nüfus kaydı getirtilmiş, tanık anlatımları, Zabıta araştırması ve nüfus müdürlüğü yazılarına dayanılarak dava kabul edilmiştir. Ancak kadastro tespit tutanağı incelendiğinde; … oğlu … …’ın ölümü üzerine mirasçılarının 1960 yılında yaptıkları taksim sonucu taşınmazın 1935 doğumlu … oğlu … … adına tespit ve tescil edildiği anlaşılmıştır. Mahkemece … oğlu …’in 1924 yılında ölmesine rağmen 1960 yılında … mirasçılarının taksiminden söz edildiği hususu gözardı edilmiştir. 1924 yılında ölen kişinin 1960 yılında taksim anlaşmasına katılmasının mümkün olmadığı açıktır. Tapu kaydında kimlik bilgilerinin düzeltilmesi davalarında amaç sicilin doğru oluşmasını sağlamak, mülkiyet nakline sebebiyet vermemektedir. Bu nedenle mahkemece tapulama tutanağı içeriğinde sözü edilen 1960 tarihli taksim anlaşmasına katıldığı belirtilen … oğlu … …’ın 1924 yılında ölen … oğlu … olup olmadığının tapulama tutanağı ve nüfus kaydı arasındaki çelişkinin nedeni araştırılarak saptanması ve sonucuna göre bir hüküm kurulması gerektiğinden eksik incelemeye dayalı karar bozulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, 03.05.2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi.