Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2012/4461 E. 2012/7971 K. 05.06.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/4461
KARAR NO : 2012/7971
KARAR TARİHİ : 05.06.2012

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi(Tüketici Mahkemesi Sıfatıyla)

Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 22.08.2008 gününde verilen dilekçe ile yüklenicinin temlikine dayalı tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davanın kabulüne dair verilen 29.12.2011 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 29.12.2011 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalılar vekili Av. … ile karşı taraftan davacı vekili Av. … geldiler. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen tarafların sözlü açıklamaları dinlendi duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, dava dışı yüklenici ile davalı arsa sahipleri arasındaki Konya 2. Noterliğinin 04.07.1996 tarihli ve 7332 yevmiye no’lu arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca yüklenici …’e bırakılan 2061 ada 14 sayılı parselde 6. kat 16 no’lu bağımsız bölüm dairenin, … 2. Noterliğinin 28.09.2000 tarihli ve 9879 yevmiye numaralı gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile yükleniciden temlikine dayalı tapu iptali ve tescili istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi üzerine Dairemizin 03.05.2011 tarihli bozma ilamı ile hüküm, “…Somut olayda da; davacı tüketici, yüklenicinin temlikine dayalı olarak tapu kaydı iptali ve tescil isteğinde bulunduğundan o yerde ayrı bir tüketici mahkemesi varsa çekişmenin tüketici mahkemesinde görülmesi aksi halde davaya tüketici mahkemesi sıfatıyla bakılması yasadan kaynaklanan zorunluluktur. Mahkemece kamu düzeninden olan görev hususu re’sen gözetilerek yukarıda yazılı olduğu şekilde işlem yapılması yerine çekişmenin esasının incelenip hükme bağlanması doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir….” gerekçesiyle bozulmuştur.
Bozma sonrası mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davalı arsa sahipleri vekili temyiz etmiştir.
Dosyada yer alan beyanlardan, dava dışı yüklenici …’in vefat ettiği ve mirasçılarının mirasını reddettiği belirtilmekte ise de mahkemece bu husus üzerinde durulmadan hüküm tesis edilmiştir.
Davalı arsa sahipleri ile dava dışı yüklenici … arasında 04.07.1996 tarihinde düzenlenen sözleşme niteliği itibariyle bir eser sözleşmesidir. Bu sözleşme uyarınca, dava dışı …’in yüklenici sıfatıyla hareket ederek, davalı arsa sahiplerinin maliki olduğu 2061 ada 14 parsel üzerine nitelikleri sözleşmede gösterilen bir bina yapım işini yüklendiği görülmektedir.
Bu gibi sözleşmelerde arsa sahibinin borcu, üzerine inşaat yapılacak arsayı hukuki ayıptan ari olarak yükleniciye teslim etmek, yüklenicinin önde gelen borcu ise teslim aldığı arsa üzerine fenne, sözleşmeye ve imar mevzuatına uygun bina inşa etmektir. İşte yüklenici böylesine bir yapı meydana getirmişse bir bakıma eserin bedeli olan bağımsız bölümün tescilini arsa sahibinden talebe hak kazanır.
Davacının dava dışı yükleniciyle aralarında yaptığı 28.09.2000 tarihli sözleşme ise yüklenicinin yaptığı temlik işlemidir. Gerçekten, BK’nun 162 vd maddeleri uyarınca yüklenici iş sahibi davalıdan kazanacağı hakkını üçüncü bir kişiye yazılı biçimde yapılmak koşuluyla temlik edebilir.
Bir tanımlama yapmak gerekirse, alacağın temliki, alacaklı ile onu devralan üçüncü kişi arasında borçlunun rızasına ihtiyaç göstermeden yapılabilen ve sadece kazandırıcı bir tasarruf işlemi niteliği taşıyan biçime bağlı bir akittir. Ne var ki, yapıldığı sırada temlik işlemine vakıf olmayan borçlu (davalı arsa sahipleri) yeni alacaklının ifa talebi üzerine önceki alacaklıya karşı ne gibi itiraz ve defi hakkına sahipse bunları yeni alacaklıya (davacı) da ileri sürebilir hale gelir.(BK. M.167)
Davacı, yüklenicinin yaptığı temlik işlemine dayanarak mülkiyet nakli talebinde bulunmuştur. Bu gibi davalarda, temlik işlemi sebebiyle alacağa hak kazanıldığının ispatı, sözleşmenin arsa sahibi olan tarafına, temlik işleminin yapıldığının kanıtlanması ise işlemi yapan yükleniciye karşı olacağından eser sözleşmesinin yüklenicisi olan tarafın davada taraf durumunu alması gerekir. Zira, denilebilir ki bu tür davalarda arsa sahibi ile yüklenici arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmaktadır. Zorunlu dava arkadaşlığı olan durumlarda zorunlu dava arkadaşlarından birinin yokluğu halinde taraf teşkili tamamlanmadan hüküm kurulamaz.
Mahkemece bu husus gözetilmeksizin, vefat ettiği belirtilen yüklenicinin nüfus kaydı ya da veraset ilamı ile varsa mirasçılarının mirası ret kararı sağlanıp, bu husustaki deliller toplanmadan ve taraf teşkili sağlanmadan işin esası hakkında yazılı şekilde hüküm tesisi 6100 sayılı HMK’nun 27. maddesine de aykırı olduğundan, hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalı arsa sahipleri vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, istek halinde peşin yatırılan temyiz harcının yatırana iadesine, 900 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı arsa sahiplerine verilmesine, 05.06.2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi.