Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2012/4413 E. 2012/5303 K. 11.04.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/4413
KARAR NO : 2012/5303
KARAR TARİHİ : 11.04.2012

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVALILAR : … VD.

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 27.11.2008 gününde verilen dilekçe ile Mera Komisyon Kararının iptali, mera olarak sınırlandırılmasının istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 08.02.2010 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R

Davacı, özel sicilinde Belediyeleri adına mera olarak kayıtlı 106 parsel sayılı taşınmazın, İl Mera Komisyonunun 25.04.2008 tarih 17 no’lu kararı ile meralık vasfının kaldırılarak Hazine adına tesciline karar verildiğini, bu kararın iptali ile yeniden mera olarak sınırlandırılmasını istemiştir.
Davalılar vekili, 4342 sayılı kanunun 14/f bendi gereğince Hazinenin uygun görüşü alınarak taşınmazın meralık vasfının değiştirildiğini, işlemin hukuka uygun olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, idare mahkemesi görevli olduğundan davanın reddine karar verilmiş, hükmü davacı vekili temyiz etmiştir.
4342 sayılı Mera Kanununun 13/5 maddesi hükmü uyarınca, komisyon kararlarına karşı 30 günlük askı ilan süresi ve tebligatı gerektiren hallerde tebliğden itibaren 30 günlük süre içinde asliye hukuk mahkemesine, kadastro yapılan yerlerde ise kadastro mahkemesine dava açılabilir. Aynı yasanın 21/2 maddesinde ise tahsis kararlarında belirtilen haklara tahsislerin kesinleştiği tarihten itibaren 5 yıl geçtikten sonra tespitlerden önceki hukuki sebeplere dayanılarak itiraz edilemeyeceği ve bunlara karşı dava açılamayacağı hüküm altına alınmıştır.
Mera Kanununun 13/5 ve 21/2 maddeleri birlikte değerlendirildiğinde, kanun koyucunun 3402 sayılı Kadastro Kanununun hak düşürücü süreye ilişkin hükümleri arasında paralellik sağlamayı amaçladığı görülecektir. Gerçekten, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/1 maddesi hükmü gereğince 30 günlük ilan süresi geçtikten sonra, dava açılmayan kadastro tutanaklarına ait sınırlandırma ve tespitler kesinleşir ve kadastro mahkemesinde dava açma olanağı kalmaz. Ne var ki, aynı yasanın 12/3 maddesi gereğince kadastro tutanaklarında yapılan hak ve tespitlere karşı 10 yıl içinde genel mahkemelerde dava açılması mümkündür. Görüldüğü gibi, 30 günlük dava açma süresi Mera Kanunu ve Kadastro Kanununda benzer amaçlarla düzenlenmiş olup bu düzenleme ile dava açma süresi ile birlikte görevli mahkeme de belirlenmiştir.
Hal böyle olunca, mera komisyonu kararlarına karşı 4342 sayılı Mera Kanununun 13/5 maddesi uyarınca 30 günlük sürede açılan davaların asliye hukuk mahkemesinde, kadastro yapılan yerlerde ise kadastro mahkemesinde açılması gerekir. Bu süre geçtikten sonra tespitten önceki hukuki sebeplere dayanılarak 21/2 madde uyarınca 5 yıllık süre içinde açılan davaların ise asliye hukuk mahkemesinde görülmesi gerekir.
Diğer taraftan 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun “idari dava türleri ve idari yargı yetkisi açıkça düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye göre idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için açılan iptal davaları, tam yargı davaları ve idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan anlaşmazlıklara ilişkin davalar idari dava türleri olarak gösterilmiş, yargı yetkisinin sınırı ise idari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlı olduğu belirtilmiştir.
Görülüyor ki, idari davaların türleri ve yargı yetkisinin sınırları belirtilirken idare mahkemelerinin yerindelik denetimi yapacağı, yürütme görevinin kanunlarda gösterilen şekil ve esaslara uygun olarak yerine getirilmesini kısıtlayarak, idari eylem ve işlem niteliğinde veya idarenin takdir yetkisini kaldıracak biçimde karar vereceğine ilişkin bir düzenleme getirilmemiştir.
Bu genel açıklamalardan sonra somut olaya gelince; mahkeme kararının gerekçesinde 106 parsel sayılı taşınmazın mera vasfı ile hükmen davacı köy (Belediye) adına tescilinden sonra idari nitelikte bir tasarruf ile meralık vasfı kaldırılarak askeri eğitim alanı kullanılmak üzere Hazine adına tesciline karar verildiği belirtilerek, bu gerekçe ile davaya bakmanın idari yargının görevine girdiği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Ancak; dava konusu taşınmazın dosya içinde karar sureti bulunan 25.04.2008 tarih 17 no’lu İl Mera
Komisyonu Kararı ile mera vasfı değiştirilerek … tarafından askeri eğitim alanı olarak kullanılmak üzere Hazine adına tesciline karar verildiği anlaşılmıştır. Mera komisyonun kararı idari nitelikte değildir. Bu itibarla yukarıda açıklandığı üzere idarenin tapu sicillerinin oluşmasına ilişkin işlemlerinin yerindelik denetiminin idare mahkemesince yapılarak idarenin bu konudaki takdir yetkisini kaldıracak şekilde karar verme ve mevzuata uygun işlem yapmasını sağlayacak şekilde idari yargıda dava açılması olanağı yoktur. Bu itibarla mera komisyonu kararlarına karşı genel mahkemelere başvurulabileceğinden mahkemece davanın esastan sonuçlandırılması gerekir iken idari yargının görevli olduğundan bahisle reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine, 11.04.2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi.