Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2012/3851 E. 2012/5129 K. 06.04.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/3851
KARAR NO : 2012/5129
KARAR TARİHİ : 06.04.2012

MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ

Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 01.10.2007 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı tesisi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 15.12.2011 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

K A R A R

Dava, Türk Medeni Kanununun 747. maddesine dayanılarak açılmış geçit hakkı kurulması istemine ilişkindir.
Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, davanın kabulü ile 993 parsel lehine aynı yerde bulunan ve 21.07.2009 tarihli fen bilirkişisinin raporunda yeşil renkle çizili 2 no’lu seçenek olarak gösterilen yerden geçit hakkı tesisine karar verilmiştir.
Hükmü, davalılar vekili temyiz etmiştir.
1-Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve tüm dosya kapsamına göre davalılar vekilinin aşağıdaki bent dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2-Ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi geçit davalarının nedenidir. Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine “mutlak geçit ihtiyacı” veya “geçit yoksunluğu”, ikincisine de “nispi geçit ihtiyacı” ya da “geçit yetersizliği” denilmektedir.
Geçit hakkı verilmesine ilişkin davalarda, bu hak taşınmaz leh ve aleyhine kurulacağından leh ve aleyhine geçit istenen taşınmaz maliklerinin tamamının davada yer alması zorunludur.
Yararına geçit kurulacak taşınmazın tapuda kayıtlı niteliği ve kullanım amacı nazara alınarak özellikle tarım alanlarında, nihayet bir tarım aracının geçeceği genişlikte (emsaline göre 2,5-3 m.) geçit hakkı tesisine karar vermek gerekir. Bu genişliği aşan bir yol verilecekse, gerekçesi kararda dayanakları ile birlikte gösterilmelidir.
Somut olayda, davacının 993 parsel sayılı taşınmazının ana yola bağlantısı bulunmamaktadır. Mahkemece yapılan keşif sonrasında fen bilirkişisinin düzenlemiş olduğu 21.07.2009 tarihli raporda 2 numaralı alternatif en uygun güzergah olarak belirlenmiş, mahkemece de bu alternatif uygun geçit güzergahı olarak kabul edilmiştir. Ancak, davacı taşınmazı lehine olduğu belirtilmesine rağmen, hangi taşınmaz aleyhine hüküm kurulduğu belirtilmeden bilirkişi raporuna atıfta bulunulmakla yetinilmiştir. Oysa geçit hakkı kurulmasına ilişkin davalarda leh ve aleyhine hüküm kurulan taşınmazların parsel numaralarının hükümde belirtilmesi gerekir. Bu şekilde kurulan hüküm fıkrası infazda tereddüt yaratacağı gibi 6100 sayılı HMK’nun 297/2 maddesi hükmüne de aykırıdır. Diğer taraftan 3,50 m eninde geçit hakkı kurulması, Dairemizin yukarıda belirtilen ilkelerine aykırıdır.
Mahkemece bu hususlar dikkate alınmadan hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiş, davalılar vekilinin bu yönlere ilişkin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bent uyarınca hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz harcının istek halinde yatıranlara iadesine, 06.04.2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi.