Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2012/3342 E. 2012/5224 K. 10.04.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/3342
KARAR NO : 2012/5224
KARAR TARİHİ : 10.04.2012

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 26.01.2009, 11.02.2009 ve 02.03.2009 gününde verilen dilekçeler ile tapu iptali ve tescil, kademeli olarak tazminat istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 19.07.2011 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı … vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava ve birleşen davalar, arsa sahibi ile yüklenici arasındaki arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca yükleniciye bırakılması kararlaştırılan bağımsız bölümlerin satın alındığı iddiasına dayalı tapu iptali ve tescil, kademeli olarak ise tazminat isteğine ilişkindir.
Davalı arsa maliki belediye, inşaatın sözleşmede belirlenen sürede tamamlanmadığını ve yüklenicinin edimlerini yerine getirmediğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı yüklenici … duruşmalara katılmamış ve cevap dilekçesi vermemiştir.
Mahkemece, inşaatın %90 seviyesinde tamamlandığı, davacıların belediyeye güvenerek dava konusu bağımsız bölümleri temlik aldıkları, belediyenin inşaatı denetleme yükümlülüğünü yerine getirmediği gerekçesi ile ayın isteğinin kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davalı arsa maliki belediye vekili temyiz etmiştir.
Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi yükleniciye şahsi hak sağlar. Koşulları gerçekleşmiş ise kazandığı şahsi hakka dayanarak yüklenici arsa sahibini bir şey vermeye veya yapmaya zorlayabilir. Şahsi hak kazanan
yüklenici bu hakkını doğrudan arsa sahibine karşı ileri sürebileceği gibi arsa sahibinin rızası gerekmeksizin ve ancak yazılı olmak koşulu ile üçüncü bir kişiye de temlik edebilir.
Alacağın temliki ve borcun nakli Borçlar Kanununun 162 ila 181. maddelerinde düzenlenmiştir.
Kural, borç ilişkisinin sonucu olan edimin alacaklıya ifasıdır. Fakat hayat şartları, ticaret ve ekonomi gereksinmeleri, alacaklının ifayı beklemeden alacağını başkasına devretmesi veya borçlunun borcunu bir başkasına nakletmesi yollarının da açılmasını zorunlu kılmıştır. Görülüyor ki, alacağın temliki hayat şartlarının gerektirdiği ihtiyaçlardan ortaya çıkan bir hukuk kurumudur. Örneğin, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmelerinde bina yapım işini borçlanan yüklenici finans ihtiyacı duyar. Bu ihtiyacın kısmen veya tamamen yükleniciye bırakılması kararlaştırılan bağımsız bölüm veya bölümlerin onun tarafından daha inşaat aşamasında üçüncü kişilere satılarak veya satış vaadinde bulunularak karşılanması olanağı bulunmaktadır. Aslında arsa sahibinin kural olarak Borçlar Kanununun 364. maddesi uyarınca eserin tesliminde vermesi gereken arsa payını, inşaat aşamasında yükleniciye devretmesi, yüklenicinin de bunu üçüncü kişilere temlik ederek finans sağlaması, arsa sahibinin yükleniciye kredi kullandırması demektir.
Bir tanımlama yapmak gerekirse; alacağın temliki, alacaklı ile onu devralan üçüncü şahıs arasında borçlunun rızasına ihtiyaç olmaksızın yapılabilen ve sadece kazandırıcı bir tasarruf işlemi niteliğini taşıyan şekle bağlı bir akittir. Borçlar Kanununun 163. maddesi hükmüne göre temlik sözleşmesi temlik edenle temlik alan arasında yazılı olarak yapılabilir. Ne var ki, alacağın temlikinde aranan yazılı şekil temlik sözleşmesinin resmi şekilde yapılmasına engel değildir. Nitekim uygulamada yükleniciden şahsi hakkını temlik alan üçüncü kişilerin temlik sözleşmesini adi yazılı satış sözleşmesi veya noterde düzenleme şeklinde taşınmaz satış vaadi sözleşmesi olarak yaptıkları görülmektedir.
Arsa sahibi ile aralarında arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi bulunan yükleniciden, sözleşmede ona bırakılması kararlaştırılan bağımsız bölümü temlik alan üçüncü kişinin arsa sahibini (borçluyu) ifaya zorlayabilmesi için bazı koşulların varlığı gerekir. Gerçekten, Borçlar Kanununun 167. maddesi gereğince; “Borçlu, temlike vakıf olduğu zaman; temlik edene karşı haiz olduğu defileri, temellük edene karşı dahi dermeyan edebilir.” Buna göre temliki öğrenen borçlu, temlik olmasaydı önceki alacaklıya karşı ne tür defiler ileri sürebilecekse, aynı defileri yeni alacaklıya (temlik alan üçüncü kişiye) karşı da ileri sürebilir. Temlikin konusu, yüklenicinin arsa payı karşılığı arsa sahibi ile
yaptığı sözleşme uyarınca hak kazandığı gerçek alacak ne ise o olacağından, temlik eden yüklenicinin arsa sahibinden hak kazanmadığını üçüncü kişiye temlik etmesi arsa sahibi bakımından önemsizdir. Diğer taraftan, yüklenici arsa sahibine karşı öncelikli edimini tamamen veya kısmen yerine getirmeden kazanacağı şahsi hakkı üçüncü kişiye temlik etmişse, üçüncü kişi Borçlar Kanununun 81.maddesi hükmünden yararlanma hakkı bulunan arsa sahibini ifaya zorlayamaz.
Bu genel açıklamalardan sonra somut olaya gelince; Davanın dayanağını arsa maliki belediye ile yüklenici … arasında düzenlenen 28.07.2006 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi teşkil etmektedir. Davacıların temlik sözleşmelerinin hüküm ve sonuç doğurması için yüklenicinin yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda arsa sahibine karşı edimlerini yerine getirmesi ve sözleşme uyarınca eseri tamamlaması gerekir. Dosya kapsamından, arsa maliki belediyenin 03.09.2009 tarihinde yüklenici aleyhine 28.07.2006 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin feshi ve tazminat istemiyle dava açtığı, davanın halen … Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/242 Esasında derdest olduğu anlaşılmıştır. Yüklenicinin 28.07.2006 tarihli sözleşme uyarınca edimlerini yerine getirip getirmediği ve davacıların dayandığı temlik sözleşmelerinin hüküm ve sonuç doğurup doğurmayacağı bu davanın sonucuna göre belirlenecektir.
Mahkemece, arsa maliki ile yüklenici arasında devam eden 2009/242 Esasta kayıtlı davanın neticesi beklenerek, hâsıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekir. Yazılı gerekçe ile davanın kabulü doğru olmadığından kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz itirazlarının yukarıda açıklanan nedenlerle kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine, 10.04.2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi.