Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2012/2467 E. 2012/3418 K. 08.03.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/2467
KARAR NO : 2012/3418
KARAR TARİHİ : 08.03.2012

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 11.04.2011 gününde verilen dilekçe ile tapu kaydında kimlik bilgilerinin düzeltilmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 06.12.2011 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

K A R A R

Dava, tapu kaydına yanlış yazılan kimlik bilgilerinin düzeltilmesi isteğine ilişkindir.
Davalı, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.
Taşınmazların, kadastro tespiti ya da tapuya tescili sırasında mülkiyet hakkı sahibinin isim, soyisim, baba adı gibi kimlik bilgilerinin kayda eksik ya da hatalı işlenmesi, kayıt düzeltme davalarının kaynağını oluşturur. Bu tür davalarda kimlik bilgileri düzeltilirken, taşınmaz malikinin değişmemesi, diğer bir anlatımla mülkiyet aktarımına neden olunmaması gerekir.
Tapuda kayıt düzeltilmesi davasını, tapu maliki ile mirasçıları açabilir. Bunun yanı sıra 01.01.2002 tarihinde yürürlüğe giren Türk Medeni Kanununun 702. maddesinin son fıkrası gereğince ortaklardan her birinin topluluğa giren hakların korunmasını sağlayabileceği ve bu korumadan bütün ortakların yararlanabileceği öngörüldüğünden elbirliği mülkiyetinde, ortaklardan her hangi biri de tek başına tapuda miras bırakanla ilgili olarak düzeltme isteyebilir. Ayrıca bu davaların, bir başka dava nedeniyle verilen yetkiye dayanılarak açılması da mümkündür. Böyle bir yetki verildiğinde yetkiye dayanarak dava açan kişinin aktif dava ehliyeti vardır.
Tapu Sicil Müdürlüğüne husumet yöneltilerek açılması gereken kayıt düzeltme davalarında, mahkemece sağlıklı bir inceleme yapılmalı, kayıt maliki ile ismi düzeltilecek kişinin aynı kişi olduğu kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptanmalıdır. Bu saptama yapılırken de aşağıda açıklanan yöntem izlenmelidir.
1-Düzeltilecek tapu kaydı tüm dayanakları ile birlikte getirtilmelidir.
2-Nüfus Müdürlüğünden, kayıtta geçen kişi ile aynı kimlik bilgilerine sahip bir başka kişinin kaydının bulunup bulunmadığı sorulmalı, kaydı düzeltilecek kişinin nüfus kaydı, tapu ve dayanakları ile bağlantı oluşturacak şekilde incelenmeli, gerekirse kök kayıtlar da istenmelidir.
3-Taşınmazın bulunduğu mahalde kayıt maliki ile aynı ismi taşıyan başka kişi bulunup bulunmadığı zabıta aracılığı ile araştırılmalıdır.
4-İstem konusunda tanık dinlenmelidir.
5-Tüm bu araştırmalar sonucu hala kesin bir kanaat oluşmamış ise, tanıklar ve varsa tespit bilirkişileri de taşınmaz başında dinlenerek keşif yapılmalıdır.
Açıklanan bu hususlar çerçevesinde yapılacak inceleme ve araştırma sonucu, tapu ve nüfus bilgileri arasında bağlantı ve tutarlılık sağlandığında davanın kabulü yoluna gidilmelidir.
Davanın niteliği gereğince, yargılama harcı ve vekâlet ücreti maktu olarak belirlenmelidir.
Tapu Sicil Müdürlüğü de yasal hasım olduğundan yargılama giderlerinden sorumlu tutulmamalıdır.
Bu ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında;
Davacı, dava konusu parsellerde murisi babasının “…” şeklindeki kimlik bilgilerinin “… oğlu …” olarak, kendisinin ” … oğlu …” şeklindeki bilgilerinin ” … oğlu …” olarak düzeltilmesini istemiştir. Dava konusu taşınmazların kadastro tespit tutanakları incelendiğinde, taşınmazların … kızı …’nin 1969 yılında ölümü ile kocası … ve evlatları …, … ve …’ye intikal ettiği belirtilerek tespit edildiği görülmüştür.Ancak dosya içerisinde mevcut … Kızı …’nin nüfus kayıt örneği incelendiğinde … ve … isimli evlatlarının bulunmadığı görülmektedir. Tapulama tutanağının iktisap sütununda ismi geçen kişiler ile nüfus kayıtlarında ismi geçen kişiler arasındaki çelişki nedeniyle tapu kaydında isim düzeltme davası ile mülkiyet nakline yol açılıp açılmadığı hususunda tüm şüphe giderilerek sonuca varıldığı söylenemez. Bu farklılığın yarattığı şüphenin giderilmesi için dava konusu taşınmazlara ait kadastro tespit tutanaklarının varsa dayanak kayıtları ve hükmen tescil dosyaları getirtilmeli,mümkün olmadığı takdirde tescil kararları getirtilmeli ve yukarıda belirtilen ilkeler doğrultusunda tapu kayıtlarında malik
görünen “…” ile davacının murisinin ve yine Tapu kayıtlarında malik görünen ”… oğlu …” ile davacının aynı şahıs olup olmadığı araştırılmalıdır. Tam bir kanaat oluşmadığı takdirde mahallinde keşif yapılarak taraf tanıkları, tespit bilirkişileri ve komşu taşınmaz malikleri dinlenerek ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir.
Diğer yandan HMK’nun 26. maddesinde düzenlenen taleple bağlılık ilkesi gereğince hakim iki tarafın iddia ve savunmaları ile bağlı olup talepten fazlaya hükmedemez.Mahkemece bu ilke bir yana bırakılarak,talep olmadığı halde davacının baba adının da düzeltilmesi doğru olmamıştır.
Kararın bu nedenlerle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine 08.03.2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi.