Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2012/15337 E. 2013/2191 K. 14.02.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/15337
KARAR NO : 2013/2191
KARAR TARİHİ : 14.02.2013

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 15.07.2001 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 24.05.2012 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

_K A R A R_
Davacı Hazine, 3194 sayılı İmar Kanununun 18. maddesi uyarınca yapılan imar uygulaması sonucu davalı adına tescil edilen dava konusu taşınmazın evveliyatının 1271 parsel sayılı mera olduğunu, imar planı içinde kalması nedeniyle mera vasfını yitiren taşınmazların Hazine adına tescil edilmesi gerektiğini ileri sürerek tapu iptali ve tescil istemiştir.
Davalı …, dava konusu taşınmazın imar planı kapsamında kaldığını, mera vasfını kaybettiğini, yapılan işlemlerde yasaya aykırılık bulunmadığını, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, 4342 sayılı Mera Kanununun geçici 3. maddesindeki koşulların davalı yararına gerçekleştiği gerekçesi ile davanın reddine dair verilen karar Dairemizce, özetle “…Belediye ve diğer kamu ve kuruluşları adına tescil edilmiş meraların mülkiyeti bu kurum ve kuruluşlara bırakılamaz. Bu gibi yerler yasa uyarınca Hazine adına tescili gereken yerler olacağından, mahkemece 4342 sayılı Mera Kanununun geçici 3. maddesi koşullarının varlığı veya yokluğu üzerinde yeterince durulmalıdır. Mahkemece yerinde şehir plancısı, ziraatçı bilirkişi ve harita mühendisi bulundurmak koşuluyla yeniden keşif yapılmalı, daha önce davalı … Meclisinin 14.12.1989 tarihli kararıyla yapılan ıslah-imar haritaları, 06.06.1991 tarihinde yapıldığı anlaşılan
3194 sayılı kanunun 18. maddesi uygulama haritası, 22.08.1994, 12.05.1995 ve 23.10.2000 tarihli ilave imar plan haritaları davalı belediyeden sağlanmalı ve bu haritaların kapsamına göre mera olan taşınmazların 01.01.2003 tarihinden önce yerleşim yeri olarak işgal edilen yerlerden olup olmadığı resmi deliller toplanarak ve bu tarihlere yakın tarihlerde çekilen hava fotoğraflarından da yararlanarak saptanmalı, meranın artık mera olarak kullanılmasının teknik açıdan mümkün bulunup bulunmadığı parsel bazında değil, imar planları bazında ziraatçı bilirkişiye incelettirilmeli, HUMK.nun 366. maddesi hükmünce keşfi izlemeye olanak sağlayacak ve bilirkişi raporlarını denetlemeye yardımcı olacak sayıda fotoğraf çektirilerek dosyaya konulmalı, böylelikle ortaya çıkacak sonuca uygun bir hüküm kurulmalıdır…” gerekçesi ile bozulmuştur.
Mahkemece bozma ilamı uyarınca yapılan araştırmalar sonucu 4342 sayılı Mera Kanununun geçici 3. maddesindeki koşulların davalı yararına gerçekleştiği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Bozma ilamına uyularak yapılan keşif, bilirkişi raporları ve dosya kapsamı ile 4342 sayılı Mera Kanununun geçici 3. maddesinde açıklanan 03.05.2005 tarihi itibarıyla belediye ve mücavir alan sınırları içerisinde bulunma, 01.01.2003 tarihinden önce kesinleşmiş imar planı içinde kalma ile mera olarak kullanılmasının teknik açıdan mümkün bulunmama koşullarının gerçekleştiği tartışmasızdır. Ancak, mahkemece yapılan keşif sonucu teknik bilirkişiler tarafından dosyaya ibraz olunan 04.03.2011 tarihli raporda, dava konusu taşınmazın bulunduğu yerde herhangi bir yapılaşmanın bulunmadığı ve 01.01.2003 tarihinden önce yerleşim yeri olarak işgal edilme koşulunun gerçekleşmediği belirlenmiştir. Bozma ilamında da açıklandığı gibi 4342 sayılı Mera Kanununun geçici 3. maddesinin uygulanabilmesi için yerleşim ve işgal durumunun 01.01.2003 tarihinden önce var olması gerekir. Bu tarihten sonra yapılaşma ve işgal olması halinde anılan maddenin uygulanma olanağı yoktur.
Somut olayda, dava konusu taşınmazların bulunduğu yerde 01.01.2003 tarihinden önce yapılaşma ve işgal söz konusu olmadığından 4342 sayılı Mera Kanununun geçici 3. maddesinde yazılı koşulların gerçekleştiğinden söz edilemez. Açıklanan bu nedenle davanın kabulüne karar vermek gerekirken 4342 sayılı Mera Kanunun geçici 3. maddesi hükmü yanılış değerlendirilerek davanın reddi doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz itirazlarının yukarıda açıklanan nedenlerle kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine, 14.02.2013 tarihinde oy birliği ile karar verildi.