Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2012/15033 E. 2013/2263 K. 14.02.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/15033
KARAR NO : 2013/2263
KARAR TARİHİ : 14.02.2013

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 10.03.2007 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil, kademeli tazminat istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 17.07.2012 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

_K A R A R_
Davacı, dava konusu 2770 parsel sayılı taşınmazın 208 metrekarelik kısmını davalılardan …’den haricen 11.04.1984 tarihli adi sözleşme ile satın aldığını, taşınmaza iyiniyetle bina yaptığını ve o tarihten beri kullandığını belirterek bu bölümünün tapu kaydının iptali ile adına tescilini, mümkün olmadığı takdirde zararının tazminini istemiştir.
Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü davacı vekili temyiz etmiştir.
1-Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve tüm dosya içeriğine göre davacı vekilinin tapu iptal ve tescil isteğine yönelik tüm temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddi gerekmiştir.
2-Davacı vekilinin tazminat isteğine yönelik temyiz itirazına gelince;
Bilindiği üzere; başkasının taşınmazına temelli ve kalıcı nitelikte yapı yapılması durumunda, Türk Medeni Kanununun 684. ve 718. maddeleri hükümleri gereğince yapı üzerinde bulunduğu taşınmazın mütemmim cüzü (tamamlayıcı parçası) haline geleceğinden ana taşınmazın mülkiyetine tabi olur. Bu konumdaki taşınmaz maliki ile yapıyı yapan kişi arasındaki ilişki Türk Medeni Kanununun 722, 723. ve 724. maddelerinde düzenlenmiştir.
Türk Medeni Kanununun 722. maddesi, taşınmaz malikinin rızası olmaksızın yapılmış ve yıkımı aşırı zarar doğurmayan yapının yıkımını isteme hakkı tanımış, yıkım masrafının yapı malikine ait olacağını hükme bağlamıştır. Ne var ki, yasada “aşırı zarar” kavramı tanımlanmadığından yasa koyucunun bu yöndeki asıl amacı göz önünde tutulmalıdır. Değinilen maddenin düzenlemesine yol açan neden, meydana getirilen yapının korunmasındaki mevcut olan genel iktisadi yarardır. Diğer bir söyleyişle dava tarihine göre yapının yıkımı halinde objektif ölçüler içerisinde tespit edilecek zararın çok fazla olması aşırı zararın varlığını gösterir. Bununla birlikte gerektiğinde özel ve teknik hususlarda uzman bilirkişilerin bilgisine başvurulmak suretiyle taşınmaz sahibinin o yapıdan yararlanma derecesi, arsanın bütünlüğünün bozulup bozulmaması, taşınmazın değerinde doğacak noksanlık gibi sübjektif olgular da dikkate alınmalıdır.
TMK’nun 723. maddesindeki düzenlemede ise;
a)Malzeme sahibinin iyiniyetli olması halinde; aşırı zarar doğması sebebiyle yapı yıkılamadığı takdirde taşınmaz malikinin malvarlığında sebepsiz bir zenginleşme meydana geleceğinden, taşınmaz malikinin malzeme sahibine muhik (haklı) bir tazminat vermesi gerektiği,
b)Malzeme sahibi iyi niyetli değilse; tazminat miktarının, levazımın en az kıymetini geçemeyeceği belirtilmiştir.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olaya gelince;
Davacı 11.04.1984 tarihli harici satış sözleşmesine dayanarak iyiniyetli olarak dava konusu taşınmazda bina yaptığını belirterek mülkiyet aktarımı olmadığı takdirde tazminat isteminde bulunmuştur. Dosya içerisinde bulunan dava konusu 4969 ada 1 parsel (eski 2770) sayılı taşınmzın tapu kaydı incelendiğinde davalıların murisi… adına kayıtlı olduğu görülmektedir. Davacı ise 11.04.1984 tarihli harici satış sözleşmesini davalılardan sadece … ile yapmıştır. Diğer davalı… mirasçıları bu sözleşmede taraf olmadıkları gibi sözleşmeye muvafakat da göstermemişlerdir. Bu durumda elbirliği mülkiyetinde bulunan taşınmazda davacı, ortaklardan biri ile yaptığı harici sözleşmeye dayanarak bina yapmış olduğundan iyi niyetli kabul edilemez. Türk Medeni Kanununun 723/son maddesinde “…Yapıyı yaptıran malzeme sahibi iyiniyetli değilse, hakimin hükmedeceği miktar bu malzemenin arazi maliki için taşıdığı en az değeri geçmeyebilir” hükmü gözetilerek davacı iyiniyetli olmadığından hükmedilecek miktar malzemenin arazi maliki için taşıdığı en az değeri geçemeyeceğinden
mahkemece yerinde yeniden keşif yapılarak uzman bilirkişilere dava tarihi itibariyle malzemenin en az değeri tespit ettirilmeli, Türk Medeni Kanununun 4.maddesinin hakime tanıdığı takdir yetkisi de kullanılarak ödenmesi gereken tazminat miktarı tespit edilerek davalılardan tahsiline karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmediğinden hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bent uyarınca davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine, 14.02.2013 gününde oybirliği ile karar verildi.