Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2012/14962 E. 2013/1646 K. 06.02.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/14962
KARAR NO : 2013/1646
KARAR TARİHİ : 06.02.2013

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 18/07/2011 gününde verilen dilekçe ile tapu kaydında kimlik bilgilerinin düzeltilmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 16/10/2012 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, tapu kaydına yanlış yazılan kimlik bilgilerinin düzeltilmesi isteğine ilişkindir.
Davalı, yargılamaya katılmamıştır.
Mahkemece, kimlik bilgilerinde düzeltme istenenin dava dilekçesi ile talep edilen baba adının eklenmesi talebi dışında tapu kaydındaki adının da nüfus kaydına uygun olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
Taşınmazların, kadastro tespiti ya da tapuya tescili sırasında mülkiyet hakkı sahibinin adı, soyadı, baba adı gibi kimlik bilgilerinin kayda eksik ya da hatalı işlenmesi, kayıt düzeltme davalarının kaynağını oluşturur. Bu tür davalarda kimlik bilgileri düzeltilirken, taşınmaz malikinin değişmemesi, diğer bir anlatımla mülkiyet aktarımına neden olunmaması gerekir.
Tapu Müdürlüğüne husumet yöneltilerek açılması gereken kayıt düzeltme davalarında, mahkemece sağlıklı bir inceleme yapılmalı, kayıt maliki ile ismi düzeltilecek kişinin aynı kişi olduğu kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptanmalıdır. Bu saptama yapılırken de aşağıda açıklanan yöntem izlenmelidir.
1-Kimlik bilgilerinde düzeltme yapılması istenen dava konusu taşınmazların tapu kayıtları (ilk tesis ve tedavülleriyle) ve kadastro tutanakları (tespit ve tescile esas alınan tüm dayanak belgeleriyle) ayrıca taşınmazlar kadastrodan sonra edinilmişse buna ilişkin tüm belgeler ile birlikte getirtilmelidir.
2-Nüfus Müdürlüğünden, dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarında malik olarak görünen kişi ile aynı kimlik bilgilerine sahip bir başka kişi veya kişilerin nüfus kayıtlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalı, mevcut ise bu kişi veya kişiler duruşmaya çağrılarak dava konusu taşınmazlarda mülkiyet hakkı iddiaları bulunup bulunmadığı kendilerinden sorulmalı, kaydı düzeltilecek kişilerin nüfus kayıtları, tapu kayıtları ve dayanakları ile bağlantı kurulacak şekilde incelenmelidir.
3-Taşınmazın bulunduğu yerleşim yerinde zabıta aracılığı ile kayıt maliki ile aynı ismi taşıyan başka kişi veya kişilerin bulunup bulunmadığı da araştırılmalıdır.
4-İstem konusunda tanıklar dinlenmelidir.
5-Tüm bu araştırmalar sonucu hala kesin bir kanaat oluşmamış ise mahallinde keşif yapılarak; tanıklar ve varsa tespit bilirkişileri taşınmaz başında dinlenmelidir.
Açıklanan bu hususlar çerçevesinde yapılacak inceleme ve araştırma sonucu, tapu ve nüfus bilgileri arasında bağlantı ve tutarlılık sağlandığında davanın kabulü yoluna gidilmelidir.
Dava konusu 319 ada 27 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının incelenmesinden “… …” adına kayıtlı olduğu anlaşılmıştır. Davacı dava dilekçesinde, tapu kaydındaki malikin kimlik bilgilerine “…” olan baba adının eklenmesini talep etmiştir. Kimlik bilgilerinde düzetme istenenin nüfus kaydında ise “… kızı … …” olarak kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır. Davacı, 11.09.2012 tarihli ıslah dilekçesi ile dava konusu 319 ada 27 parsel sayılı taşınmazın malikinin tapu kaydında “…” olan isminin “…” olarak düzeltilmesini, baba adının da “…” olarak eklenmesini istemiştir.
Nüfus kimlik bilgileri bir bütün olup mahkemece yapılan düzeltme ile tapu malikinin kimlik bilgilerindeki eksikliklerin giderilmesi ve davacının bu davayı açarak ulaşmak istediği amacın gerçekleşmesi gerekmektedir. Burada HMK’nın 26. maddesi hükmünün uygulama yeri de yoktur.
Açıklanan nedenlerle mahkemece, Dairemizin yukarıda açıklanan ilkeleri doğrultusunda gerekli araştırma ve incelemeler yapılarak, tapu ve nüfus bilgileri arasında bağlantı ve tutarlılık sağlandığında davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken davacının 11.09.2012 tarihli ıslah dilekçesi dikkate alınmaksızın ve kimlik bilgilerinin bir bütün olduğu hususu göz ardı edilerek yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 06.02.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi.