Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2012/14312 E. 2013/1166 K. 25.01.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/14312
KARAR NO : 2013/1166
KARAR TARİHİ : 25.01.2013

MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

Davacı tarafından, davalı aleyhine 24.11.2011 gününde verilen dilekçe ile tapu kaydındaki kimlik bilgilerinin düzeltilmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 13.03.2012 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı idare vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R

Davacı, murisinin 281 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydında “… oğlu … ” 420 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydında “… oğlu …” olarak yazılan kimlik bilgilerinin nüfus kaydına uygun şekilde “… oğlu …” olarak düzeltilmesini istemiştir.
Davalı idare vekili, davacı tarafın davasını ispat etmesi gerektiğini belirtmiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davalı idare vekili temyiz etmiştir.
1-Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve tüm dosya kapsamına göre davalı idare vekilinin 281 parsel sayılı taşınmaza ilişkin temyiz itirazları yerinde görülmemiş ve reddi gerekmiştir.
2- Davalı idare vekilinin 420 parsel sayılı taşınmaza ilişkin temyiz itirazlarına gelince;
Taşınmazların, kadastro tespiti ya da tapuya tescili sırasında mülkiyet hakkı sahibinin adı, soyadı, baba adı gibi kimlik bilgilerinin kayda eksik ya da hatalı işlenmesi, kayıt düzeltme davalarının kaynağını oluşturur. Bu tür davalarda kimlik bilgileri düzeltilirken, taşınmaz malikinin değişmemesi, diğer bir anlatımla mülkiyet aktarımına neden olunmaması gerekir.
Tapu Sicil Müdürlüğüne husumet yöneltilerek açılması gereken kayıt düzeltme davalarında, mahkemece sağlıklı bir inceleme yapılmalı, kayıt maliki ile ismi düzeltilecek kişinin aynı kişi olduğu kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptanmalıdır. Bu saptama yapılırken de aşağıda açıklanan yöntem izlenmelidir.
1-Kimlik bilgilerinde düzeltme yapılması istenen dava konusu taşınmazların tapu kayıtları (ilk tesis ve tedavülleriyle) ve kadastro tutanakları (tespit ve tescile esas alınan tüm dayanak belgeleriyle) ayrıca taşınmazlar kadastrodan sonra edinilmişse buna ilişkin tüm belgeler ile birlikte getirtilmelidir.
2-Nüfus Müdürlüğünden, dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarında malik olarak görünen kişi ile aynı kimlik bilgilerine sahip bir başka kişi veya kişilerin nüfus kayıtlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalı, mevcut ise bu kişi veya kişiler duruşmaya çağrılarak dava konusu taşınmazlarda mülkiyet hakkı iddiaları bulunup bulunmadığı kendilerinden sorulmalı, kaydı düzeltilecek kişilerin nüfus kayıtları, tapu kayıtları ve dayanakları ile bağlantı kurulacak şekilde incelenmelidir.
3-Taşınmazın bulunduğu yerleşim yerinde zabıta aracılığı ile kayıt maliki ile aynı ismi taşıyan başka kişi veya kişilerin bulunup bulunmadığı da araştırılmalıdır.
4-İstem konusunda tanıklar dinlenmelidir.
5-Tüm bu araştırmalar sonucu hala kesin bir kanaat oluşmamış ise mahallinde keşif yapılarak; tanıklar ve varsa tespit bilirkişileri taşınmaz başında dinlenmelidir.
Açıklanan bu hususlar çerçevesinde yapılacak inceleme ve araştırma sonucu, tapu ve nüfus bilgileri arasında bağlantı ve tutarlılık sağlandığında davanın kabulü yoluna gidilmelidir.
Bu ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında; nüfus müdürlüğünden getirtilen kayıtlar arasında, … oğlu … adlı bir kişinin kaydının bulunduğu anlaşılmaktadır. Üstelik bu kişi adı tapu kaydına hatalı olarak geçtiği ileri sürülen Ömer oğlu Ömer Taş’ın da babasıdır. Tespit edilen bu kişinin mirasçılarının taşınmaz hakkında mülkiyet iddiası bulunup bulunmadığı araştırılmadan davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır.
Mahkemece yukarıda adı geçen “… oğlu …”un davacı dışındaki mirasçılarının adresinin tespiti ile mahkemeye çağrılarak veya usulüne uygun istinabe yolu ile dinlenerek taşınmaz üzerinde bir hak iddiası bulunup bulunmadığı sorulup beyanları tespit edilmeli, taşınmazda mülkiyet iddiası olması halinde çekişmenin esası tapu iptal ve tescil davası ile çözülebileceğinden bu parsel yönünden davanın reddine karar verilmeli, böyle bir iddia bulunmadığı taktirde davanın kabulüne karar verilmelidir. Yukarıda
açıklanan nedenlerle, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davalı idare vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, 2. bentte açıklanan nedenlerle kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 25.01.2013 tarihinde oy birliği ile karar verildi.