Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2012/14268 E. 2013/3586 K. 12.03.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/14268
KARAR NO : 2013/3586
KARAR TARİHİ : 12.03.2013

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 11.04.2003 gününde verilen dilekçeler ile tapu iptali ve tescil veya tazminat istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; tazminat isteminin kısmen kabulüne dair verilen 27.12.2011 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davacı … mirasçıları vekili ile duruşmasız olarak davacılar vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 12.03.2013 günü için yapılan tebligat üzerine taraflardan gelen olmadı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı …, 1 parsel sayılı taşınmazda ilk projede 1 numaralı bağımsız bölüm olarak gösterilen dükkanı, birleşen davada davacı … ise projede 2 numaralı bağımsız bölüm olarak gösterilen dükkanı davalı yükleniciden haricen satın aldıklarını ancak daha sonra yapılan ikinci projede söz konusu dükkanların 4 numaralı bağımsız bölümün eklentisi olarak gösterilerek davalı … adına tescil edildiğini ileri sürerek; 4 numaralı bağımsız bölüm eklentisi olarak gösterilen 1 ve 2 no’lu dükkanların tapuya bağımsız bölüm olarak kaydının yapılarak adlarına tesciline karar verilmesini istemişlerdir.
Davalı arsa sahipleri davanın reddini, davalı yüklenici …, dava konusu taşınmazların tapuya bağımsız bölüm olarak işlenemediği için tapu devrini yapamadığını, davalı … davanın reddini savunmuş, diğer davalılar davaya yanıt vermemişlerdir.
Mahkemece, dava konusu taşınmazların bağımsız bölüm olarak tescili mümkün bulunmadığından ve tazminata yönelik ıslahın usulsüz bulunduğu gerekçesiyle davaların reddine dair hüküm kurulmuştur.

2012/14268-2013/3586 -2-
Hüküm davacılar ve bir kısım davalılar vekilince temyiz edilmesi üzerine; 17.09.2009 tarihli ilamla çekişme konusu taşınmazın yargılamanın devamı sırasında 20.07.2007 tarihinde dava dışı …’e satış yoluyla temlik edildiği belirtilerek HUMK’nun 186. maddesinde açıklanan seçimlik haklarını kullanmak üzere davacılara süre verilmemesi nedeniyle karar bozulmuştur.
Mahkemece, bozma ilamına uyulmasından sonra davacılar 20.05.2011 tarihli dilekçeleriyle seçimlik haklarını kullanarak davalarını tazminat davasına dönüştürmüşler ve mahkemece asıl davada 50.000 TL birleşen davada 48.000 TL tazminatın davalı … mirasçılarından alınmasına, diğer davalılar hakkındaki davanın husumetten reddine dair karar verilmiştir.
Hükmü, davacılar vekili ile davalı … Mirasçıları vekili temyiz etmiştir.
Dava, arsa sahibi ile yüklenici arasında düzenlenen arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince yükleniciden bağımsız bölüm satın alınmasına dayalı tapu iptali ve tescil, ikinci kademedeki istek ise tazminat taleplerine ilişkindir.
1- Muris … mirasçılarının temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Somut olayda, bir kısım davalıların murisi … dava konusu taşınmazla ilgili henüz kat irtifakı kurulmadan önce 02.09.1994 tarihinde davalı arsa maliki …’dan pay satın almıştır. Dava konusu taşınmazların satışı konusunda davacılar ile yüklenici arasında sözleşme düzenlenmiştir. Davacıların akidi yüklenici …’dur. Davalıların murisi … ile davacılar arasında sözleşme ilişkisi bulunmamaktadır. Kaldı ki, bir kısım davalıların murisi …’nın mülkiyeti edinirken davacıları zarara uğratmak amacıyla kötüniyetli veya muvazaalı davrandığına ilişkin bir iddiada ileri sürülmemiştir. Öte yandan davacılar HMK’nun 125/1-b maddesi uyarınca seçimlik haklarını tazminat davasına çevirmiş olmakla davanın genişletilmesi, değiştirilmesi veya ıslahı sayılamayacağından davanın taraflarında bir değişiklik oluşmamaktadır.
Bu nedenlerle, davacıların sözleşme ilişkisi içinde bulunduğu davalı yüklenicinin sözleşmede üstlendiği edimlerini yerine getirmemesi nedeniyle tazminattan sorumlu tutulması gerekir. Dolayısıyla, muris …’in mirasçıları olan davalıların tazminatla sorumlu tutulması doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir.
2-Davacıların temyiz itirazlarına gelince;
Sözleşmelerde ifanın konusu taraflara yüklenen edimdir. Borcun ifa imkanı olduğu sürece borçlu borcunu yerine getirmekten kaçınıyorsa alacaklı onu ifaya zorlayabilir. Borçlu, borcun ifasını kendi kusuruyla kaybedebileceği gibi haklı bir sebep olmadan ifadan tüm olarak kaçınabilir yada ifa noksan veya

2012/14268-2013/3586 -3-

ayıplı bulunabilir veyahutta ifada kusurlu olarak gecikebilir. Kural olarak borcun ifa edilmemesi borçlunun sorumluluğu sonucunu meydana getirir ve borcun ifa edilmemesinde borçlu kusurlu kabul edilir. Bu durumda, sözleşmedeki alacaklı aynen ifa yerine 818 sayılı BK’nun 96. ve devamı maddeleri uyarınca tazminat isteminde bulunabilir. Anılan tazminat, borçlunun edimi sözleşmeye uygun biçimde süresinde yerine getirmesi halinde alacaklının mamelekinin bulunacağı hal ile sözleşmenin ifa edilmemesi nedeniyle mamelekinin şimdiki durumu arasındaki fark olarak tanımlanabilecek olan müspet zarardır. Daha açığı müspet zarar, sözleşmenin hiç veya gereği gibi yerine getirilmemesinden doğan zarardır. 818 sayılı BK’nun 96. maddesinde “Alacaklı hakkını kısmen veya tamamen istifa edemediği taktirde borçlu kendisine hiçbir kusur isnat edilemeyeceğini ispat etmedikçe bundan mütevellit zararı tazmine mecburdur” hükmüne yer verilmiştir. Borçlu, tazminattan ancak kendisine bir kusur yüklenemeyeceğini kanıtlarsa kurtulabilir.
Somut uyuşmazlıkta, davacılar dava konusu taşınmazları davalı yüklenicinin temliki nedeniyle edindikleri davalı yüklenicinin 08.02.2005 günlü celsedeki imzalı beyanı ile de kabul edilmiştir. Davacıların bağımsız bölüm olarak edindikleri taşınmazlar 4 numaralı bağımsız bölümün 1 ve 2 numaralı eklentileri olarak tapu kaydına işlenmiştir. Bilirkişi raporlarında da, bu eklentilerin bağımsız bölüm haline dönüştürülmesinin imar mevzuatı yönünden uygun olmadığı belirtilmiştir. Bu durumda davalı yüklenici edimini kendi kusuruyla yerine getirmediği görülmektedir. Dolasıyla davacıların sözleşmeden doğan müspet zararlarından, davalı yüklenici … … sorumludur. Müspet zarar taşınmazların istemde bulunulduğu tarihteki rayiç değerleridir.
O halde mahkemece, taşınmazların dava tarihindeki rayiç değerlerinin araştırılarak saptanacak bedele hükmedilmesi gerekirken yazılı gerekçelerle yüklenici … aleyhine açılan davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1.) bentte açıklanan nedenlerle hükmün davalılar … mirasçıları yararına; (2.) bentte açıklanan nedenlerle hükmün davacılar yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine 12.03.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi.