Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2012/13887 E. 2013/487 K. 17.01.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/13887
KARAR NO : 2013/487
KARAR TARİHİ : 17.01.2013

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 10.06.2010 gününde verilen dilekçe ile şerhin terkini istenmesi üzerine bozmaya uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın yargı yeri nedeniyle reddine dair verilen 19.07.2012 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R

Davacı, 2968 ada 4 parsel sayılı taşınmaz üzerinde…’a ait iki adet ev bulunduğuna dair beyanlar sütununda belirtme olduğunu ancak fiiliyatta taşınmaz üzerinde ev bulunmadığını ileri sürerek söz konusu belirtmenin terkinini istemiştir.
Davalı, yargılamaya katılmamıştır.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş olup, davalı vekilinin hükmü temyiz etmesi üzerine karar Dairemizin 31.01.2012 tarihli 2011/15303 E. 2012/1100 K. sayılı ilamı ile “…Türk Medeni Kanununun 1026. maddesi uyarınca terkin işlemi yapacak merci ilgili tapu sicil müdürlüğüdür. Bunun için tapuya başvurulması, hakkın yok olduğu ve sona erdiği belirtilerek terkin talebinde bulunulması, kadastro müdürlüğü elamanlarının zemine giderek hakkın sona erip ermediğini saptaması, bundan sonra da değişiklik beyannamesi düzenlenerek tapuya gönderilmesi gerekir. Terkin işleminden sonra adresi kayıtlarda belirli ise muhdesat sahibine Türk Medeni Kanununun 1019. maddesi gereğince duyuruda bulunulur. Ancak bu tebliğden itibaren 30 gün içinde hak sahibi tarafından terkin işleminin iptali istemiyle dava açılabilir. Değinilen bütün bu işlemlerin yapılacağı yer tapu sicil müdürlüğü olduğundan, doğrudan mahkemeden terkin istemiyle dava açılamaz.
Somut olayda; davacı muhdesat olarak gösterilen iki evin zeminde mevcut olmadığını ileri sürerek terkin talebinde bulunmuştur. Bu durumda mahkemece, idari makamın görevine giren bir iş kendisine arz olunduğundan davanın yargı yeri nedeniyle reddi gerektiği” gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda açılan davanın yargı yeri nedeniyle reddine karar verilmiş, ancak davanın açılmasına davalının sebebiyet verdiği gerekçe gösterilerek davalının vekalet ücreti takdiri yönündeki talebi reddedilmiştir.
Hükmü, davalı vekili vekalet ücreti yönünden temyiz etmiştir.
6100 sayılı HMK’nun 326. maddesinde hüküm verilirken kanunda yazılı haller dışında yargılama giderlerinin, aleyhine hüküm kurulan taraftan alınmasına karar verileceği belirtilmiştir. Avukatlık ücreti yargılama giderlerinden olup bu tür davalarda maktu tarifeye göre hüküm altına alınır. Somut uyuşmazlıkta, belirtmenin lehtarı saptanamadığından tapu sicil müdürlüğü kanuni hasım durumundadır. Diğer taraftan davacının davalı … müdürlüğünden dava açılmadan önce şerhin kaldırılmasını talep ettiği hususu da ispatlanmış olmadığından davalının davanın açılmasına sebebiyet verdiğinden söz edilemez. Mahkemece dava yargı yolu nedeniyle reddedildiğine ve davada davalı vekille temsil edildiğine göre davalı yararına avukatlık ücretine hükmedilmesi gerekirken vekalet ücreti takdir edilmemesi doğru görülmemiş ise de bu husus kararın bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden HUMK’nın 438/7 maddesi gereğince hüküm sonucunun aşağıdaki şekilde düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazlarının kabulü ile kararın 3. bendinin tamamının hükümden çıkartılarak yerine “1.200.00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine” cümlesinin eklenmesine hükmün HUMK’nun 438/VII maddesi gereğince DEĞİŞTİRİLMİŞ ve DÜZELTİLMİŞ bu şekli ile ONANMASINA 17.01.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi.