Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2012/13178 E. 2013/1178 K. 25.01.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/13178
KARAR NO : 2013/1178
KARAR TARİHİ : 25.01.2013

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 19.09.2011 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 02.07.2012 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı … Köyü vekili, 141 ada 1 parsel sayılı taşınmazın davalı … adına orta malı, mera olarak sınırlandırıldığını ileri sürerek, malik adının iptali ile davacı köy adına yazılmasını istemiştir.
Davalı …, kesin hüküm itirazında bulunmuş ve davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece davanın kısmen kabulü ile fenni bilirkişi raporuna ekli krokide, 141 ada 1 parsel sayılı taşınmazın (B), (C) ve (D) harfleriyle gösterilen bölümlerinin özel sicildeki yazımlarının iptaliyle, 141 ada 1 parselden ayrılarak mera niteliğinde özel siciline yazılmasına ve aidiyetinin (kullanım hakkının) davacı … Köyüne ait olduğunun tespiti ile özel sicilinde belirtilmesine karar verilmiştir.
Hükmü, davalı köy tüzel kişiliği vekili temyiz etmiş, karar Dairemizin 2011/5654 esas 2011/6863 karar sayılı ilamı ile; “…davalı … Köyünün kesin hüküm itirazının yerinde olup olmadığının belirlenmesi için mahkemece, mahallinde yeniden keşif yapılmalı, önceki hüküm uygulanmalı, davaya konu 141 ada 1 parselin kesin hüküm kapsamında kalıp kalmadığı araştırılarak kesin hüküm savunması değerlendirilmeli, varılacak sonuca uygun bir karar verilmelidir.” gerekçesi ile karar bozulmuştur. Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan keşiften sonra … Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/52 esas 2008/12 karar sayılı kararının kesin hüküm teşkil ettiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı … Köyü Muhtarlığı temyiz etmiştir.
Hukuk düzeninde istikrar sağlama amacı taşıyan kesin hüküm, hükme karşı yasa yollarının tükenmesi (şekli anlamda kesin hüküm) ve taraflar arasındaki hukuki ilişkinin bir daha dava konusu yapılmaması (maddi anlamda kesin hüküm) şeklinde hukuk yargılama sistemimizde yer almaktadır.
Şekli anlamda kesinleşmeyi zorunlu kılan, taraflar arasındaki hukuki ilişkinin yeniden dava konusu yapılamaması amacını güden maddi anlamda kesin hüküm 6100 sayılı HMK’nun 303. maddesinde düzenlenmiştir.
Anılan maddeye göre bir davaya ait şeklî anlamda kesinleşmiş olan hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için, her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerekir.
Somut olaya gelince, davacı … Köyü Tüzel Kişiliğinin … Asliye Hukuk Mahkemesinin daha önce sonuçlanıp kesinleşen 2007/52 esas 2008/12 karar sayılı kararı ile … Köyü aleyhine açtığı davada kadimlik iddiasına dayanamayacağı hükme bağlanmıştır. Davacı köy tüzel kişiliği bu davada da hukuki sebep olarak yine kadimlik iddiasına dayanmıştır. Davacı köy tüzel kişiliğinin daha önce kadimlik iddiasına dayalı olarak açtığı tarafları da aynı olan bir dava karara bağlanmış olup sözü geçen bu karar davacı köy aleyhine davalı köy yararına kesin hüküm değil güçlü delil teşkil eder. Bu nedenle davanın reddine karar verilmesi gerekirken kesin hüküm nedeniyle ret kararı verilmesi doğru görülmemiş ise de davanın reddi sonuç itibari ile doğru olduğundan HUMK’nun 438/son maddesince kararın gerekçesinin düzeltilerek onanması gerekmiştir.
SONUÇ: Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve tüm dosya içeriği ile yukarıda yazılan gerekçeye göre davacının bütün temyiz itirazlarının reddi ile sonuç bakımından usul ve yasaya uygun hükmün GEREKÇESİ DÜZELTİMİŞ bu şekliyle ONANMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde iadesine, 25.01.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi.