Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2012/12488 E. 2012/13873 K. 29.11.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/12488
KARAR NO : 2012/13873
KARAR TARİHİ : 29.11.2012

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 30.05.2011 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 22.05.2012 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
Dava, satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davalı, ödenmeyen bakiye 200.000.000 TL’yi ödediği takdirde tescile muvafakat ettiğini bildirmiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü davalı vekili temyiz etmiştir.
Kaynağını Türk Borçlar Kanununun 29. maddesinden alan taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri, Türk Borçlar Kanununun 237. maddesi ile Türk Medeni Kanununun 706. ve Noterlik Kanununun 89. maddesi hükümleri uyarınca noter önünde re’sen düzenlenmesi gereken, bir başka anlatımla geçerliliği resmi şekil şartına bağlı kılınan, tam iki tarafa borç yükleyen ve kişisel hak sağlayan sözleşme türüdür. Vaat alacaklısı, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile mülkiyet devir borcu yüklenen satıcıdan edim yerine getirilmediğinde Türk Medeni Kanununun 716. maddesi uyarınca açacağı tapu iptali ve tescil davasında borcun hükmen yerine getirilmesini isteyebilir.
Somut olayda; davacı 17.05.1996 tarihli satış vaadi sözleşmesi ile davalının 15 parsel sayılı taşınmazda inşa edilen iş hanındaki 33 parsel no’lu dükkanı satmayı vaat ettiğini, bedelini ödediğini ve teslim alarak kullandığını belirterek dükkana düşen arsa payının iptali ile adına tescilini istemiştir. Sözleşmede kararlaştırılan bedel ise 950.000.000 TL olup bunun 750.000.000 TL’si peşin ödenmiş ve kalan 200.000.000 TL’si için 05.09.1996 tarihinde bir adet senet verileceği yazılıdır. Davalı bu bedelin ödenmediğini savunduğundan bu konudaki ispat yükü davacıya aittir.
Davacı edimini yerine getirmediği takdirde karşı taraftan devir isteğinde bulunamaz. Sözleşme bedelinin ödenmediği bu gibi durumlarda mahkemenin 6098 sayılı BK’nın 97. maddesi uyarınca, davacıya (vaat alacaklısına) ödenmeyen veya kalan satış bedelini davalıya ödenmek üzere depo ettirmesi ve birlikte ifa kuralını uygulayarak tescile karar vermesi gerekmektedir.
Davalı vekili 02.08.2011 tarihli cevap dilekçesiyle, 15.09.1996 tarihinde ödenmesi gereken 200.000.000 TL’nin bu güne kadar işlemiş yasal faiziyle birlikte mahkeme veznesine depo edilmesi karşılığında davacı adına tapuya tesciline muvafakati olduğunu bildirdiğinden; ödenmesi gereken 200.000.000 TL’nin dava tarihinde ulaşacağı faiz tutarı ile birlikte hesaplanarak ödenmeyen değerin gerçek miktarı ortaya çıkarılmalıdır.
Bu durumda mahkemece, satış vaadi sözleşmesinin “eski TL” para birimi üzerinden düzenlendiği de gözetilerek yukarıda belirtildiği şekilde satış vaadine konu taşınmazın satış bedelinin ödenmediği anlaşılan kısmının dava tarihine kadar işlemiş yasal faiziyle birlikte ulaştığı değeri bilirkişiye hesaplattırılmalı, davacıya bu bedeli depo etmesi için süre verilerek sonucuna göre bir hüküm kurulmalıdır.
Kararın açıklanan nedenlerle bozulması gerekmiştir.
Sonuç: Yukarıda yazılı nedenlerle (BOZULMASINA), peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 29.11.2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi.