YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/1217
KARAR NO : 2012/2694
KARAR TARİHİ : 27.02.2012
MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 06.11.2008 gününde verilen dilekçe ile elatmanın önlenmesi ve kal istenmesi üzerine bozmaya uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 21.09.2011 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, 684 ada 3 parsel numaralı taşınmazına davalıların elatmalarının önlenmesi ve tecavüzlü yapıların kal’i isteminde bulunmuştur.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava, mülkiyet hakkına dayalı elatmanın önlenmesi istemine ilişkindir. Konusu taşınır veya taşınmaz mal olan davalarda görevli mahkeme yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK’ nun 2/1 maddesi gereğince asliye hukuk mahkemeleridir. Ancak 6100 sayılı HMK’nun geçici 1/1 maddesi “Bu Kanunun yargı yolu ve göreve ilişkin hükümleri, Kanunun yürürlüğe girmesinden önceki tarihte açılmış olan davalarda uygulanmaz.” şeklinde düzenlenmiştir. Eldeki dava 06.11.2008 tarihinde açılmış bulunduğundan görevli mahkemenin 1086 sayılı HUMK hükümlerine göre belirlenmesi gerekmektedir. 1086 sayılı HUMK’nun 1/2 ve 2/2 hükümlerine göre görevli mahkeme dava edilen şeyin dava tarihindeki değerine göre belirlenir. Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olduklarından hakim tarafından kendiliğinden gözetilir.
Somut olayda; mahkemece yapılan keşif sonucu düzenlenen bilirkişi raporuna göre çekişmeli taşınmazın tecavüzlü kısımlarının dava tarihindeki
değeri 6.674,40 TL + 9.441,40 TL + 12.000 TL + 18.160 TL + 10.728 TL = 57.003,8 TL, kal’i istenen yapının ise dava tarihindeki değeri ise 2.376 TL olarak belirlenmiştir. HUMK’nun 1.maddesi gereğince davanın açıldığı tarihe göre, dava değeri HUMK’nun 8/1 maddesinde belirtilen sulh hukuk mahkemesinin görev sınırını aşmaktadır. Bu durumda, mahkemece davanın görev yönünden reddine karar verilmesi gerekirken esastan sonuçlandırılması doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin yatırılan temyiz harcının istek halinde yatıranlara iadesine, 27.02.2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi.