Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2011/9885 E. 2011/10950 K. 26.09.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/9885
KARAR NO : 2011/10950
KARAR TARİHİ : 26.09.2011

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 14.07.2000 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine bozmaya uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 10.02.2011 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar ve davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R

Dava, inanç sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davalılar davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne dair verilen karar Dairemizce özetle “… davacı davalılar miras bırakanının imzasını taşıdığını iddia ettikleri 16.04.1994 günlü “Beyan” başlıklı belgeye dayanmıştır. Gerçekten bu belgenin incelenmesinden davalılar miras bırakanının 1264 parsel sayılı arsa ve üzerindeki inşaatın davacı tarafından satın alındığı ve yapının malikinin davacı olduğunun yazıldığı görülmektedir. Bu belgenin … kısmının taraflar arasındaki inanç ilişkisini doğruladığında kuşku yoktur. Ne var ki, davalılar “beyan” başlıklı belgenin … kısmına bir itiraz yöneltmemekle birlikte belgedeki imzanın miras bırakanları Erkan’a ait olmayabileceğini ileri sürmüştür. Dayanak belge bir fotokopi de olsa … kısmına itiraz yöneltilmediğinden, davalıların imzaya yönelttikleri itirazları fotokopi belge üzerinde yapılabilir. Mahkemenin yaptırdığı imza incelemesi ise bu belgeyle ilgili değil, taşınmazın alımında düzenlenen resmi senetteki imza ile ilgilidir. Bu durumda mahkemece yapılması gereken iş, dayanılan fotokopi belgedeki imzanın davalıların murisine ait olup olmadığını yöntemince bilirkişi incelemesi yaptırılarak saptamak, yaptırılacak inceleme sonucu imzanın miras bırakana ait olduğu saptanırsa inanç ilişkisi yazılı delille kanıtlanmış olacağından davayı şimdiki gibi kabul etmek, aksi durumda iddia yazılı delille kanıtlanmamış olacağından davayı reddetmek olmalıdır…”gerekçesi ile bozulmuştur.
Mahkemece bozma ilamı doğrultusunda araştırma yapıldıktan sonra, davanın kabulüne, bakiye 963TL harcın davalılardan tahsiline, davacı yararına 2400TL vekalet ücreti tayinine karar verilmiştir.
Hükmü, her iki taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1-Mahkemece, Dairemizin bozma ilamı doğrultusunda araştırma ve inceleme yapılarak karar verilmiş olduğundan davalıların tüm temyiz itirazları yerinde görülmemiş ve reddi gerekmiştir.
2-Davacı vekilinin temyiz itirazlarına gelince;
Dava tapu iptali ve tescil istemi ile 14.7.2000 tarihinde 20.000 TL değer gösterilmek suretiyle açılmış, 05.05.2004 tarihinde mahallinde yapılan keşif sonunda bilirkişilerce taşınmazın değeri 150.000 TL olarak saptanmış ve davacı tarafından bu değer üzerinden 11.03.2008 tarihinde harç tamamlanmıştır. Mahkemece bozmadan önce kurulan 12.03.2008 tarihli hükümde de sözü dilen değer esas alınarak 6120TL bakiye karar ve ilam harcının davalı taraftan tahsili ile yine dava değerinin 150.000 TL olduğunun kabulü ile davacı yararına vekalet ücreti takdir edilmiştir. Dairemizin bozma ilamına konu 12.3.2008 tarihli hükmün temyizinden önce belirtilen bu bakiye karar ilam harcı da davacıdan tahsil edilmiştir. Ne var ki; bozmadan sonraki yargılama sonunda mahkemece yapılan keşif sonucu saptanan değer üzerinden harç ve vekalet ücretinin hesaplanmasında hataya düşülmüş, 12.3.2008 tarihli hükümde yazılı bakiye karar ve ilam harcının da davacı tarafça yatırıldığı dikkate alınmaksızın davacı aleyhine olacak şekilde yargılama gideri hesaplanmıştır. Kararın açıklanan nedenlerle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1). bendinde yazılı nedenlerle davalıların tüm temyiz itirazlarının reddine, (2). bendinde yazılı nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine, 26.09.2011 tarihinde oybirliği ile karar verildi.