Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2011/9406 E. 2011/11109 K. 28.09.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/9406
KARAR NO : 2011/11109
KARAR TARİHİ : 28.09.2011

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 29.05.2008 gününde verilen dilekçe ile tapu kaydında düzeltim istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 23.12.2010 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, murisinin dava konusu taşınmazların tapu kaydında “… …” yazılan adının “Sabha …” olarak düzeltilmesini istemiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne dair verilen karar davalı … Müdürlüğünün temyizi üzerine Dairemizce, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2009/14-279 Esas, 2009/354 sayılı kararı doğrultusunda;
“…Sonuç itibariyle; tapuda isim düzeltilmesi davalarında, nüfusta kaydı bulunmayan kişinin doğum ve ölüm bilgilerinin ancak nüfusa kaydedilmesinin sağlanmasından sonra, tapu ve nüfus kaydı arasında bağlantı ve tutarlılık sağlanması mümkün olabileceğinden; bu koşul gerçekleştikten sonra, yukarıda sıralanan diğer şartların da varlığı halinde davanın kabulü yoluna gidilebilecektir.
Dosya içerisindeki Nüfus Müdürlüğü yazısından, davacının murisinin nüfusta kaydının bulunmadığı anlaşılmaktadır. İsminin düzeltilebilmesi için murisin nüfusta kaydının bulunması gereklidir. Bu nedenle mahkemece, öncelikle kaydının düzeltilmesi istenen kişinin yukarıda belirtilen mevzuat hükümleri gereğince doğum ve ölüm kaydının nüfus kütüğüne işlenmesi hususunda davacıya önel verilerek, tapu ve nüfus kaydı arasında bağlantı ve tutarlılık sağlandıktan sonra, sonucu çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme sonucu nüfus kaydı bulunmayan murisin isminin düzeltilmesine karar verilmesi doğru görülmemiştir” gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece bozma ilamına uyularak davacı vekiline, muris Sabha’nın önce doğum sonra ölüm olayının nüfus aile kütüğüne işletilmesi için süre verilmiştir. Davacı vekili idareye yapmış olduğu başvuru sonucunda ara kararı gereğini yerine getiremediğini, idarenin ret talebinin iptali için İdare Mahkemesinde dava açtıklarını bildirmiştir.
Davacı vekilince dosyaya sunulan Hatay İdare Mahkemesinin 15.07.2010 tarihli, 2010/890-894 sayılı kararında; davacının murisi Sabha Başoğlu’nun doğum ve ölüm olayının nüfus kütüğüne işlenmesi talebinin reddine ilişkin işlemin idari yargı yerinde çözümlenecek bir işlem olmadığı, uyuşmazlığın özel hukuk hükümleri çerçevesinde adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine karar verildiği görülmüştür.
Mahkemece, davacı vekiline bu defa kesin süre verilmiş ve davacı vekilinin kesin süreye rağmen nüfusa tascil işlemini yaptırmadığı gerekçesiyle davanın esastan reddine dair hüküm kurulmuştur.
Davacı vekili kararı temyize etmiştir.
Dosya içerisindeki İçişleri Bakanlığı Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğünün 12/01/2010 tarihli bir başvuru üzerine vermiş olduğu B050NÜV0070003.120-15688-10-101.01 sayılı cevabi yazısında; “Nüfus Hizmetlerinin Uygulanmasına İlişkin Yönetmeliğin 72. maddesinde belirtildiği üzere; nüfusta kaydı bulunmayanların ölüme ilişkin resmi veya özel sağlık kurumları veya kamu kurum ve kuruluşlarının kayıtlarına dayanılarak düzenlenmiş herhangi bir ölüm kaydı bulunmadığı takdirde nüfus kütüklerine tescilin yapılması kanunen mümkün olmadığı” bildirilmiştir.
Yerel mahkemenin kararı her ne kadar Dairemizce davacı tarafın nüfusta kaydı bulunmayan tapu malikini nüfus siciline kaydettirmesi gerektiği gerekçesiyle bozulmuş ise de İçişleri Bakanlığı Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü yazısında belirtilen nedenlerle idari yoldan tapu kayıtlarında intikal yaptırılamadığından zorunlu olarak açılan bu tür davalarda düzeltme kararı verilemeyen hallerde tespit kararı verilmesi gerekli ve zorunludur.
Nüfusa kaydedilmeden ölmüş veya herhangi bir nedenle nüfusta kaydı bulunmayan kişilerin tapu kaydındaki kimlik bilgilerinin düzeltilmesi mümkün değil ise de bu gibi durumlarda tapu malikinin davacıların murisi ile aynı kişi olduğunun ispatlanması halinde “çoğun içerisinde az da vardır” kuralı gereğince bu yönde bir “tespit kararı” verilmelidir.
Davaya konu olayda mevcut duruma göre artık nüfus siciline tescili mümkün olmadığından ve dolayısıyla tapu kaydındaki kimlik bilgileri de nüfus kayıtlarına göre düzeltilemeyeceğinden tapu kayıtlarında intikal yaptırılabilmesi için mahkemece “dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarında tapu maliki olarak görünen … … ile davacıların murisi Sabha …’nun aynı kişi olduğunun tespitine” şeklinde bir tespit hükmü kurulması gerekirken kesin süreye ilişkin arar kararı gereğinin yerine getirilmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.
Hükmün açıklanan nedenlerle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine, 28.09.2011 tarihinde oybirliği ile karar verildi.