Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2011/8716 E. 2011/11110 K. 28.09.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/8716
KARAR NO : 2011/11110
KARAR TARİHİ : 28.09.2011

MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 08.12.2010 gününde verilen dilekçe ile elatmanın önlenmesi-kal istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 27.04.2011 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

_K A R A R_

Davacı, 114 ada 20 parsel sayılı taşınmazının güneyinde bulunan köy yoluna davalının tel örgü çekerek elattığını ileri sürerek, elatmanın önlenmesi ile tel örgünün kal’ini istemiştir.
Davalı,dava konusu yerin dere yatağı olduğunu, davacının dava açma ehliyetinin olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacının aktif dava ehliyeti bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı temyiz etmiştir.
Öncelikle belirtmek gerekir ki, dereler ve yatakları Türk Medeni Kanununun 715 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 16/C maddeleri hükümleri gereğince kimsenin mülkiyetinde olmayan ve özel mülke konu teşkil etmeyecek yerlerdendir. Bu gibi yerlerden aktif olmadığı dönemlerde herkesin yol olarak da olsa yararlanma olanağı vardır.
Somut olayda; hükme esas alınan 11.04.2011 tarihli fen bilirkişileri raporunda, dava konusu yer “A” harfi ile kuru dere yatağı olarak gösterilmiş olup yüzölçümü 133 m2 dir. Tanık beyanlarına göre dava konusu kuru dere yatağı davacı da dahil olmak üzere köy halkı tarafından hayvanların geçirilmesi için kullanılmaktadır.
Görülüyor ki, dava konusu taşınmaz fiilen yol olarak kullanılmaktadır. Kamu malı özelliğinden dolayı bir yetkili kuruluşun izni gerekmeksizin yoldan o yöre halkından olan herkes yararlanabilir. Dolayısıyla, yolla ilgili davayı bulunduğu köy ya da belediye tüzel kişiliği açabileceği gibi o köy ve belediye halkından olan kişiler de açabilir. Bu nedenle, davacının “köy yolu” iddiasıyla dava açmakta hukuki yararı ve aktif dava ehliyeti bulunmaktadır.
Mahkemece, yapılan bu saptamalar doğrultusunda çekişmenin esasının incelenerek bir hüküm kurulması gerekirken, istemin yazılı gerekçe ile reddi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine, 28.09.2011 tarihinde oybirliği ile karar verildi.