Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2011/8683 E. 2011/11089 K. 28.09.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/8683
KARAR NO : 2011/11089
KARAR TARİHİ : 28.09.2011

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 06.09.2010 gününde verilen dilekçe ile elatmanın önlenmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 11.02.2011 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R

Dava, meraya müdahalenin men-i istemine ilişkindir.
Davalı köy, savunmada bulunmamıştır.
Mahkemece dava konusu yerin orman olduğu davanın ormanlık alandaki orman ürünlerinden yararlanmaya yönelik olarak açıldığı ve orman ürünlerinden yararlanma hakkının kime ait olduğu hususunun çözümlenmesinin talep edildiği, bu nedenle olayın 6831 sayılı Orman Kanununun 37 ve 40. maddelerinin birlikte değerlendirilmesi ile çözümlenmesi gerektiği, uyuşmazlıkların çözümünde insiyatif ve tercih hakkının orman idaresine ait olduğu gerekçesiyle dava reddedilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
Bilindiği üzere mera, hayvanların otlatılması ve otundan yararlanılması için tahsis edilen veya kadimden beri bu amaçla kullanılan yerlerdir. Meraların kullanım …, bir veya birden çok köy veya belediyeye bırakılabilir. Kuşkusuz bu tür yerler, devletin hüküm ve tasarrufu altındadır.
Mera, yaylak ve kışlak davalarında, tahsise ya da kadim kullanma hakkına dayanılabilir. Tahsise dayanıldığında, dayanak belgelerin, ayrıca karşı tarafın savunmasında ileri sürdükleri kayıtların tüm geldileri ile birlikte merciinden getirtilmesi, kadimlik iddiası varsa bu hususun araştırılması,
gerektiğinde köyün kuruluş tarihinin İçişleri Bakanlığından sorulması ve köyün kadim ya da muhdes olup olmadığının saptanması gerekir.
Keşifte dinlenecek yerel bilirkişi ve tanıkların çekişmeli mera veya yayla ile herhangi bir yararlanma ilişkisi bulunmayan, tarafsız anlatımda bulunabilecek, yöreyi iyi bilen ve çevre köy ya da kasabalarda yaşayan yaşlı kişilerden seçilmesi gerekir.
Mahkemece yapılacak keşifte; tahsise dayanılıyorsa tahsis kayıtlarının yerel bilirkişi ve tanıklar aracılığı ile uygulanması, dava konusu yeri kapsayıp kapsamadığının belirlenmesi, taşınmazın mera olmadığı iddiasının bulunması halinde varsa çevre taşınmazlara ait kayıtlar da uygulanarak dava konusu yeri ne şekilde okuduğunun çevre taşınmazlarla toprak yapısı kıyaslanarak uzman bilirkişiler aracılığı ile uyuşmazlığa konu yerin ve niteliğinin saptanması gerekir.
Kadimlik iddiasında ise, yerel bilirkişi ve tanıklara taşınmazın kim tarafından ve ne şekilde kullanıldığı ve sınırları sorularak sonuca gidilmelidir.
Somut olaya gelince; davacı meraya elatmanın önlenmesini istemiş, mahkemece yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş ancak çekişmeye konu yer açıkça saptanıp taraflar arasındaki uyuşmazlık giderilmemiştir. Bu nedenle, mahkemece öncelikle çekişmeye konu yerin niteliği saptanarak, taşınmazın niteliğine göre davacının bu yerde kullanım hakkının bulunması halinde davalı tarafça davacının kullanımının engellenip engelenmediğinin yukarıda açıklanan yöntem uyarınca keşif yapılarak belirlenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır. Hüküm açıklanan nedenle bozulmalıdır..
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 28.9.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.