Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2011/8400 E. 2011/10684 K. 21.09.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/8400
KARAR NO : 2011/10684
KARAR TARİHİ : 21.09.2011

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 30.10.2009 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 16.12.2010 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne, duruşma isteminin değerden reddine karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R

Davacılar, ortak murisleri … ile davalının kardeş olduğunu, birlikte iş yaptıklarını, 1970 yılında 6575 sayılı parseldeki davalı hissesini satış bedelinden 30.000,00 TL’nın mirasbırakanları tarafından ödenmesi suretiyle birlikte satın aldıklarını, ne var ki kaydın davalı üzerine yapıldığını ileri sürerek tapu kaydının iptali ile 2140 m2’ye karşılık gelen payın adlarına tescilini, olmadığı takdirde 30.000,00 TL’nın güncelleştirmiş değerinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
Davalı, zamanaşımı savunmasında bulunmuş, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, zamanaşımının gerçekleştiğinden bahisle dava reddedilmiştir.
Hükmü, davacılar temyiz etmiştir.
İddia şekline göre davacılar, mirasbırakanları ile davalı arasında bir inanç ilişkisi olduğunu ileri sürmüştür. İnançlı işlemler, inananın teminat oluşturmak veya yönetilmek üzere mal varlığı kapsamındaki bir şey veya hakkını, inanılana devretmesi ve inanılanın da inanç anlaşmasındaki koşullara uygun olarak inanç konusu şeyi kullanmasını, amaç gerçekleştiğinde ise belirlenen şekilde inanana iade etmesini içeren işlemlerdir.
İnançlı bir işlem ile inanan, sahibi olduğu bir mülkiyet veya alacak hakkını inanılana kazandırıcı bir işlemle devretmekte ancak borçlandırıcı bir sözleşme ile de onu bazı yükümlülükler altına sokmaktadır.İnançlı işlemin taraflarını, inanan ve inanılan oluşturur. Bir … ya da nesneyi, güvendiği bir kişiye inançlı olarak devreden kimseye “inanan” adı verilir. Devredilen hak veya nesneyi, kendisine ait bir hak olarak kendi yararına, doğrudan doğruya ve dolaylı olarak kullanan kişiye de “inanılan” denir. İnananın, inanılana inançlı olarak kazandırdığı hak ya da nesne ise “inanç konusu şey” olarak nitelenir. İnançlı bir işlemde, kazandırıcı işlemin tarafları ile borç doğuran anlaşmanın tarafları aynıdır.
İnançlı işlemde inanılan, hakkını kullanırken kararlaştırılan koşullara uymayı, amaç gerçekleşince veya süre dolunca hak veya nesneyi tekrar inanana (veya onun gösterdiği üçüncü kişiye) devretmeyi yüklenmektedir. İnançlı işlem, kazandırmayı yapan kişiye yani inanana belirli şartlar gerçekleşince, kazandırmanın iadesini isteme … sağlayan bir sözleşmedir. Bu yükümlülüğün yerine getirilmemesi halinde bunun dava yoluyla hükmen yerine getirilmesi istenebilir.
İnanç sözleşmesinden … davalar için özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediğinden Borçlar Kanununun 125. maddesi hükmü gereğince inanç sözleşmesinden kaynaklanan davalarda zamanaşımı süresi on yıl olarak kabul edilmektedir. Ancak;
Borçlar Kanununun 128.maddesi gereğince zamanaşımı inananların iradi devir umudunu yitirdikleri tarihten başlar. Somut uyuşmazlıkta, dava tarihinden önce bu umudun yitirildiğine dair bir delil bulunmadığından, zamanaşımının başlangıcı dava tarihi olarak kabul edilmelidir.
Mahkemece, çekişmenin esası incelenerek bir hüküm kurulması gerekirken, zamanaşımı nedeniyle davanın reddi doğru görülmemiştir.
Karar, açıklanan nedenle bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde iadesine, 21.09.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.