Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2011/7433 E. 2011/8569 K. 29.06.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/7433
KARAR NO : 2011/8569
KARAR TARİHİ : 29.06.2011

MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 21.11.2010 gününde verilen dilekçe ile elatmanın önlenmesi ve kal istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 12.05.2011 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, murisinden kendisine intikal eden 473 ada 65 parsel sayılı taşınmazına davalının yaptığı garajın ve tel örgünün kal’i suretiyle elatmanın önlenmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davalı temyiz etmiştir.
Dava, mülkiyet hakkına dayalı men’i müdahale ve kal istemlerine ilişkin olup 26.11.2010 tarihinde sulh hukuk mahkemesinde açılmıştır.
492 sayılı Harçlar Kanununun 16.maddesi gereğince; müdahalenin men’i, tescil, tapu kayıt iptali gibi gayrimenkulün aynına taalluk eden davalarda, gayrimenkulün değeri nazara alınarak harç alınır. Mahkemelerin görev konusunu düzenleyen HUMK’nun 1.maddesi gereğince de görev dava olunan şeyin değerine göre belirtilmiş ise görevli mahkemenin tespitinde davanın açıldığı gündeki değerin esas tutulması gerekir. Gerek harç gerekse görev hususunun kamu düzenine ilişkin olduğu tartışmasızdır.
Somut olayda; eldeki dava gayrimenkulün aynına ilişkin olduğundan dava değeri müdahale edilen kısmın ve kal’i talep edilen yapının değeri toplamından ibarettir.
Mahallinde yapılan keşif sonucu alınan inşaat bilirkişisi raporunda, dava konusu taşınmazın değerinin 7.000 TL ve kal’i talep edilen garajın değeri 3.000 TL ile birlikte toplam dava değerinin 10.000 TL olduğu anlaşılmakla, bu miktar dava tarihi itibariyle sulh hukuk mahkemelerinin görev sınırını belirleyen HUMK’nun 8. maddesindeki miktarın üstünde olduğundan davayı görmeye sulh mahkemeleri değil asliye mahkemeleri görevlidir. Mahkemece görev hususu re’sen gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi gerektiği düşünülmeden yargılamaya devamla esas hakkında hüküm kurulması doğru görülmediğinden hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine, 29.06.2011 gününde oybirliği ile karar verildi.