YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/6495
KARAR NO : 2011/8359
KARAR TARİHİ : 27.06.2011
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 23.07.2008 gününde verilen dilekçe ile satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil, mümkün olmazsa temliken tescil, istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 22.02.2011 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_K A R A R_
Davacı, 09.08.1984 tarihli satış vaadi sözleşmesi ile 503 ada 12 parsel sayılı taşınmazda halen kullandığı evin zeminini satın aldığını, bedelini ödediğini, fakat davalı tarafından tapu da devir yapılmadığından satış vaadine konu payın davalı adına olan tapu kaydının iptali ile adına tescilini, bunun mümkün olmaması halinde TMK’nun 724. maddesi uyarınca tescilini istemiştir.Davalı davanın reddini savunmuştur.Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.Mahkeme hükmü davacı tarafından temyiz edildiğinden, dairemizce yapılan inceleme sonucunda 8.3.2008 tarihli ilamımız ile özetle; “… davacı sonradan kayıt maliki olan davalıların 09.08.1984 günlü taşınmaz satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan haklarını bertaraf etmek kastıyla kısaca kötüniyetli hareket ettiklerini iddia ve ispat edemediğinden, kural gereği ayni hakkı tapuda kazanan davalıların Türk Medeni Kanununun 1023.maddesi koruması altında olduğunun, başka bir anlatımla iyiniyetli olduklarının kabulü gerekir. Dolayısıyla, mahkemece bu saptama yapılarak davacının taşınmaz satış vaadine dayanan isteminin reddi doğrudur. … davacı sonradan kayıt maliki olan davalıların 09.08.1984 günlü taşınmaz satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan haklarını bertaraf etmek kastıyla kısaca kötüniyetli hareket ettiklerini iddia ve ispat edemediğinden, kural gereği ayni hakkı tapuda kazanan davalıların Türk Medeni Kanununun 1023. maddesi koruması altında olduğunun, başka bir anlatımla iyiniyetli olduklarının kabulü gerekir. Dolayısıyla, mahkemece bu saptama yapılarak davacının taşınmaz satış vaadine dayanan isteminin reddi doğrudur. Ancak; Yukarıda sözü edildiği üzere başlangıçta 10 parsel sayısını alan taşınmaz imar uygulamasıyla 11 ve 12 parsellere gitmiştir. Tapu kaydından anılan parseller üzerinde yatay kat irtifakı kurulduğu anlaşılmaktadır. Taşınmaz imar uygulamasıyla imar parselli haline geldiğinden paylı olarak tescil olanağı vardır. Bu haliyle, ifrazen tescil olanağı bulunup bulunmadığını aramaya gerek yoktur. O yüzden mahkemece, davacının Türk Medeni Kanununun 724. maddesine dayalı temliken tescil isteminin incelenmesi gerekir. Değinilen husus bir yana bırakılarak salt taşınmazın ifraz olanağı bulunmadığından söz edilmek suretiyle bu isteminde reddi doğru olmamıştır” gerekçesi ile bozulmuştur.Mahkemece bozma ilamımıza uyularak tekrar davanın reddine karar verilmiştir.Hükmü davacı vekili temyiz etmiştir.Mahkemece bozma ilamımıza uyulmuş fakat bozma gerekçemizde taşınmazın ifraz edilebilirliğinin araştırılmasına gerek olmadığı belirtildiği halde, temliken tescil isteminin ifraz yokluğu nedeni ile reddine karar verilmesi doğru olmamıştır. Mahkemece temliken tescil isteminin, davacının evini yaptığı yani kişisel hakkın oluştuğu tarihte taşınmazın maliki olan kişiye karşı dava açılmayıp, sonradan malik olan davalıya karşı dava açılması nedeni ile reddine karar verilmesi gerekir ise de hüküm sonuçta davanın reddine ilişkin olduğundan, bu husus bozma nedeni yapılmamış, karar gerekçesi düzeltilerek hükmün onanması uygun bulunmuştur.SONUÇ: Yapılan yargılamaya toplanan delillere ve tüm dosya içeriğine göre davanın ret gerekçesi HUMK.nun 438/son maddesince yukarıda yazılı olduğu şekilde DÜZELTİLEREK ve DEĞİŞTİRİLMEK suretiyle davacının temyiz itirazlarının REDDİYLE usul ve yasaya uygun hükmün ONANMASINA, 27.6.2011 gününde oybirliği ile karar verildi.