YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/5682
KARAR NO : 2011/7883
KARAR TARİHİ : 16.06.2011
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 12.02.2009 gününde verilen dilekçe ile bayilik ilişkisinin sona ermesi nedeniyle intifa hakkına konu taşınmaza elatmanın önlenmesi, teslim ve ecrimisil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 20.10.2009 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, 6 parsel sayılı taşınmazda intifa hakkı sahibi olduklarını, bu haklarını davalı ile düzenledikleri bayilik sözleşmesi uyarınca davacı aracılığı ile kullandıklarını, bayilik sözleşmesinin feshedilmesine rağmen davalının taşınmazı kullanmaya devam ettiğini ileri sürerek intifa hakkına konu taşınmaza elatmanın önlenmesi, taşınmaz üzerindeki tesislerin teslimi, ecrimisil ve tazminat isteminde bulunmuş, yargılama aşamasında davasına sadece elatmanın önlenmesi ve tesislerin teslimi yönünden devam edeceğini belirtmiştir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş, intifa hakkına konu taşınmaz ile taşınmaz üzerindeki istasyon ve diğer muhdesatın bedeli üzerinden harç ve vekalet ücretine hükmedilmiştir.
Hükmü, davalı temyiz etmiştir.
1-Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya içeriğine göre davalının diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2-Dava, intifa hakkına konu taşınmaza elatmanın önlenmesi ve taşınmazın üzerindeki tesislerle birlikte teslimi isteğine ilişkindir.
Türk Medeni Kanununun 794. maddesindeki tanıma göre intifa hakkı taşınırlar, taşınmazlar hatta haklar veya bir mal varlığı üzerinde tesisi mümkün olan ve hak sahibine konusu olan şeyden tam yararlanma yetkisi veren bir şahsi irtifak türüdür. Hak sahibi yararlanma hakkının üçüncü kişiler tarafından ya da akidi tarafından engellenmesi halinde elatmanın önlenmesi davası açabilme olanağına sahiptir. Somut olayda olduğu gibi intifa hakkına elatmanın önlenmesi davalarında dava değerinin ne olması gerektiği hususunun belirlenmesi gerekmektedir. HUMK’nun 6. maddesi irtifak hakkına ilişkin davalarda görevin belirlenmesinde esas alınacak değeri düzenlemiştir. Anılan maddeye göre bir mülkün diğer bir mülke karşı irtifak hakkı dava olunduğu takdirde bu hakkın yararına tesis edilen taşınmaza kazandırdığı kıymet ile diğer taşınmazda (aleyhine irtifak hakkı tesis edilen) meydana gelen değer eksilmesinden hangisi çok ise görevli mahkeme o değere göre belirlenecektir. Hemen belirtmek Gerekir ki 6. maddede sözü edilen irtifak hakları eşyaya bağlı irtifak haklarına ilişkindir. İntifa hakkında olduğu gibi kişisel irtifak haklarında ise dava değerinin doğrudan hakkın konusunun değerinin oluşturacağı kuşkusuzdur. Uygulama ve doktrindeki ağırlıklı görüş de bu yöndedir.
Eldeki davada da taraflar arasında dava konusu 6 parsel sayılı taşınmaz üzerinde davacı yararına 08.09.2004 tarihinde düzenlenen resmi senetle intifa hakkı tesis edilmiştir. Tapu kaydına göre bu hakkın değeri diğer bir anlatımla davacıya tam yararlanma yetkisi veren hakkın değeri 31.488 TL’dir. Bu durumda mahkemece intifa hakkına elatmanın önlenmesi istemi yönünden dava değerini sözleşmedeki değer olarak kabul ederek harç ve vekalet ücretini bu değer üzerinden hesaplaması gerekirken keşfen belirlenen değer üzerinden harç ve vekalet ücretine hükmedilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalının diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bent uyarınca hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 16.06.2011 tarihinde oybirliği ile karar verildi.