Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2011/5213 E. 2011/6618 K. 23.05.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/5213
KARAR NO : 2011/6618
KARAR TARİHİ : 23.05.2011

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 02.12.2009 gününde verilen dilekçe ile inanç sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 27.05.2010 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılardan … ve davacılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, inanç ilişkisine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davalı … mirasçılarından … dışındakiler davayı kabul etmiştir.
Mahkemece, dava kabul edilmiştir.
Hükmü, davacılar ve davalılardan … temyiz etmiştir.
1-İnançlı işlemler, inananın teminat oluşturmak veya yönetilmek üzere mal varlığı kapsamındaki bir şey veya hakkını, inanılana devretmesi ve inanılanın da inanç anlaşmasındaki koşullara uygun olarak inanç konusu şeyi kullanmasını, amaç gerçekleştiğinde ise belirlenen şekilde inanana iade etmesini içeren işlemlerdir.
İnançlı bir işlem ile inanan, sahibi olduğu bir mülkiyet veya alacak hakkını inanılana kazandırıcı bir işlemle devretmekte ancak borçlandırıcı bir sözleşme ile de onu bazı yükümlülükler altına sokmaktadır.
İnançlı işlemin taraflarını, inanan ve inanılan oluşturur. Bir hakkı ya da nesneyi, güvendiği bir kişiye inançlı olarak devreden kimseye “inanan” adı verilir. Devredilen hak veya nesneyi, kendisine ait bir hak olarak kendi yararına, doğrudan doğruya ve dolaylı olarak kullanan kişiye de “inanılan” denir. İnananın, inanılana inançlı olarak kazandırdığı hak ya da nesne ise “inanç konusu şey” olarak nitelenir. İnançlı bir işlemde, kazandırıcı işlemin tarafları ile borç doğuran anlaşmanın tarafları aynıdır.
İnançlı işlemde inanılan, hakkını kullanırken kararlaştırılan koşullara uymayı, amaç gerçekleşince veya süre dolunca hak veya nesneyi tekrar inanana (veya onun gösterdiği üçüncü kişiye) devretmeyi yüklenmektedir. İnançlı işlem, kazandırmayı yapan kişiye yani inanana belirli şartlar gerçekleşince, kazandırmanın iadesini isteme hakkı sağlayan bir sözleşmedir. Bu yükümlülüğün yerine getirilmemesi halinde bunun dava yoluyla hükmen yerine getirilmesi istenebilir.
İnanç sözleşmesi, 5.2.1947 tarihli ve 20/6 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca ancak, yazılı delille kanıtlanabilir. Bu yazılı delil, tarafların getirecekleri ve onların imzalarını taşıyan bir belge olmalıdır.
Somut uyuşmazlıkta; taraflar arasında yukarıda sözü edilen Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararına uygun yazılı bir inanç sözleşmesi bulunmamaktadır. Ne var ki, elbirliği maliki olan davalılardan … dışındakiler davayı kabul etmiş, mahkemece de elbirliği maliklerinin tümü davayı kabul etmiş gibi istem hüküm altına alınmıştır.
Kabul, HUMK’nun 95.maddesinin 2.fıkrasındaki istisna dışında 1.fıkraya göre kati bir hükmün hukuki sonuçlarını meydana getirirse de elbirliği maliklerinden …’in kabul beyanı bulunmadığından ve esasen kabulü bağlayıcı olmadığından bu yönün gözden kaçırılması doğru değildir.
Karar, açıklanan nedenle bozulmalıdır.
2-Yukarıdaki bozma nedenine göre davacıların avukatlık ücretine yönelik temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesi gerekmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1.bentte açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, 2.bent uyarınca davacıların temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan temyiz harcının istek halinde …’e ödenmesine, 23.05.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.