YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/4600
KARAR NO : 2011/5807
KARAR TARİHİ : 29.04.2011
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 27.07.2010 gününde verilen dilekçe ile tapu kaydında isim düzeltme istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 21.12.2010 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, 470 parsel sayılı taşınmazın tapu sicilindeki “… oğlu … …” biçimindeki kimlik bilgilerinin “… oğlu … …”; 21.12.2010 tarihli celsedeki beyanı ile de, “… oğlu … …” biçimindeki kimlik bilgilerinin “… oğlu … …” olarak düzeltilmesini istemiştir.
Mahkemece, 470 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydındaki kimlik bilgilerinin “… oğlu … …” olarak düzeltilmesine karar verilmiştir.
Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava, tapu kaydına yanlış yazılan kimlik bilgilerinin düzeltilmesi isteğine ilişkindir.
Taşınmazların, kadastro tespiti ya da tapuya tescili sırasında mülkiyet hakkı sahibinin isim, soyisim, baba adı ve kimlik bilgilerinin kayda eksik ya da hatalı işlenmesi, kayıt düzeltme davalarının kaynağını oluşturur. Bu tür davalarda kimlik bilgileri düzeltilirken, taşınmaz malikinin değişmemesi, diğer bir anlatımla mülkiyet aktarımına neden olunmaması gerekir.
Tapuda kayıt düzeltilmesi davasını, tapu maliki ile mirasçıları açabilir. Bunun yanı sıra 01.01.2002 tarihinde yürürlüğe giren Türk Medeni Kanununun
702. maddesinin son fıkrası gereğince ortaklardan her birinin topluluğa giren hakların korunmasını sağlayabileceği ve bu korumadan bütün ortakların yararlanabileceği öngörüldüğünden elbirliği mülkiyetinde, ortaklardan her hangi biri de tek başına tapuda mirasbırakanla ilgili olarak düzeltme isteyebilir. Ayrıca bu davaların, bir başka dava nedeniyle verilen yetkiye dayanılarak açılması da mümkündür. Böyle bir yetki verildiğinde yetkiye dayanarak dava açan kişinin aktif dava ehliyeti vardır.
Somut olayda; ismi düzeltilmesi istenen “… oğlu … …” ile davacı arasında irsiyet bağı bulunduğuna ilişkin veya davanın başka bir davada verilen yetki belgesine dayanarak açıldığını gösterir belge sunulmadığından, davacının dava açmakta hukuki yararının varlığı denetlenememektedir.
Ayrıca, dava konusu 470 parsel sayılı taşınmazın maliki olan “… oğlu … …” ile aynı kimlik bilgilerine sahip bir başka kişinin kaydının bulunup bulunmadığı nüfus müdürlüğünden araştırılmamıştır. Bunun yanında, taşınmazın bulunduğu mahalde kayıt maliki “… oğlu … …” ile aynı ismi taşıyan başka kişi bulunup bulunmadığı da araştırılmamıştır. Ayrıca, isminin düzeltilmesi istenen “… oğlu … …”ın nüfus kaydına göre 01.05.1971 tarihinde öldüğü anlaşılmaktadır. Adı geçen “… oğlu … …”ın 23.11.1971 tarihinde banka kredisi aldığı görülmektedir. Bu çelişkinin de giderilmesi gerekir.
Mahkemece, mülkiyet aktarımına neden olunmaması için açıklanan hususlar çerçevesinde yapılacak inceleme ve araştırma sonucu, tapu ve nüfus bilgileri arasında bağlantı ve tutarlılık sağlanmadan eksik araştırma ve inceleme ile davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 29.04.2011 tarihinde oybirliği ile karar verildi.