YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/4294
KARAR NO : 2011/5839
KARAR TARİHİ : 29.04.2011
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 07.02.2008 gününde verilen dilekçe ile tapuda isim tashihi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 25.11.2008 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle vekille takip edilen davalarda kararın vekile tebliğ edilmesi gerekirken yanlış olarak Tapu Sicil Müdürlüğüne tebliğ edilmiş olması nedeniyle temyizin süresinde olduğuna karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, tapu kaydına yanlış yazılan kimlik bilgilerinin düzeltilmesi isteğine ilişkindir.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davalı vekili 21.02.2011 tarihinde öğrendiklerini belirterek 08.03.2011 tarihinde temyiz etmiştir. Mahkemece karar davalı asile yani Tapu Sicil Müdürlüğüne 06.03.2009 tarihinde tebliğ edilmiştir. Ancak vekil vasıtasıyla takip edilen davalarda kararın tebliği mutlaka vekile yapılması gerekir(Tebligat Kanunu m.11/1, Tebligat Tüzüğü m.15/1). Vekil varken, asile yapılan tebligat usulsüzdür. Kararın vekil yerine asile tebliği ile, temyiz süresi işlemeye başlamayacağından davalı vekilinin temyizi süresinde kabul edilmiştir.
Taşınmazların, kadastro tespiti ya da tapuya tescili sırasında mülkiyet hakkı sahibinin isim, soyisim, baba adı gibi kimlik bilgilerinin kayda eksik ya da hatalı işlenmesi, kayıt düzeltme davalarının kaynağını oluşturur. Bu tür davalarda kimlik bilgileri düzeltilirken, taşınmaz malikinin değişmemesi, diğer bir anlatımla mülkiyet aktarımına neden olunmaması gerekir.
Bu davalar, taşınmazın aynına ilişkin bulunduğundan HUMK’nun 13.maddesi uyarınca taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinde açılır.
Tapuda kayıt düzeltilmesi davasını, tapu maliki ile mirasçıları açabilir. Bunun yanı sıra 01.01.2002 tarihinde yürürlüğe giren Türk Medeni Kanununun 702. maddesinin son fıkrası gereğince ortaklardan her birinin topluluğa giren hakların korunmasını sağlayabileceği ve bu korumadan bütün ortakların yararlanabileceği öngörüldüğünden elbirliği mülkiyetinde, ortaklardan her hangi biri de tek başına tapuda miras bırakanla ilgili olarak düzeltme isteyebilir. Ayrıca bu davaların, bir başka dava nedeniyle verilen yetkiye dayanılarak açılması da mümkündür. Böyle bir yetki verildiğinde yetkiye dayanarak dava açan kişinin aktif dava ehliyeti vardır.
Tapu Sicil Müdürlüğüne husumet yöneltilerek açılması gereken kayıt düzeltme davalarında, mahkemece sağlıklı bir inceleme yapılmalı, kayıt maliki ile ismi düzeltilecek kişinin aynı kişi olduğu kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptanmalıdır. Bu saptama yapılırken de aşağıda açıklanan yöntem izlenmelidir.
1-Düzeltilecek tapu kaydı tüm dayanakları ile birlikte getirtilmelidir.
2-Nüfus Müdürlüğünden, kayıtta geçen kişi ile aynı kimlik bilgilerine sahip bir başka kişinin kaydının bulunup bulunmadığı sorulmalı, kaydı düzeltilecek kişinin nüfus kaydı, tapu ve dayanakları ile bağlantı oluşturacak şekilde incelenmeli, gerekirse kök kayıtlar da istenmelidir.
3-Taşınmazın bulunduğu mahalde kayıt maliki ile aynı ismi taşıyan başka kişi bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır.
4-İstem konusunda tanık dinlenmelidir.
5-Tüm bu araştırmalar sonucu hala kesin bir kanaat oluşmamış ise, tanıklar ve varsa tespit bilirkişileri de taşınmaz başında dinlenerek keşif yapılmalıdır.
Açıklanan bu hususlar çerçevesinde yapılacak inceleme ve araştırma sonucu, tapu ve nüfus bilgileri arasında bağlantı ve tutarlılık sağlandığında davanın kabulü yoluna gidilmelidir.
Davanın niteliği gereğince, yargılama harcı ve vekâlet ücreti maktu olarak belirlenmelidir.
… de yasal hasım olduğundan yargılama giderlerinden sorumlu tutulmamalıdır.
Bu ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında;
Davacı …, kamulaştırma bedel tespiti ve tescil davasında verilen yetkiye dayanarak 2068 parsel maliki “…”in tapu kaydında yanlışlıkla soyadının “…” olarak yazıldığını belirterek düzeltilmesini talep etmiştir. Dava konusu taşınmaz, tapu kaydına ve taksime dayanılarak
“… oğlu 1294 doğumlu … …” adına tespit ve tescil edilmiştir. Mahkemece nüfus müdürlüğünden kayıt maliki ile aynı kimlik bilgilerine sahip bir başka kişinin kaydının bulunup bulunmadığı araştırılmadan yetersiz zabıta araştırması ve tanık beyanları ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bu durumda mahkemece, mülkiyet nakline sebep olmamak için yukarıda belirtilen ilkeler doğrultusunda gerekli araştırmalar yapılmalı, tutanak içeriğini denetleyebilmek için “… oğlu …”in verasete esas nüfus kaydı getirtilmeli, gerekirse mahallinde keşif yapılarak taşınmazı ve malikini bilen yaşça daha büyük tanıklar dinlenmeli, toplanan delillere ve araştırmaların sonucuna göre bir karar verilmelidir. Bütün bu hususlar gözardı edilerek eksik inceleme ve araştırma ile davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmadığından hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 29.04.2011 tarihinde oybirliği ile karar verildi.