Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2011/4131 E. 2011/5817 K. 29.04.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/4131
KARAR NO : 2011/5817
KARAR TARİHİ : 29.04.2011

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 15.09.2005 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 23.03.2010 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, muris … tarafından taraflara ait olmak üzere satın alınan taşınmazın davalı adına tescil edildiğini, davalı ile aralarındaki anlaşmaya uygun olarak taşınmazın duvar ile sınırlandırılan 500 m2’lik bölümüne ahır, ağıl, samanlık ve kümes yapıldığını, yapıların değerinin zemin değerinden fazla olduğunu ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakkı saklı kalmak üzere taşınmazın 500m² bölümünün tapu kaydının iptali ile adına tescilini istemiştir.
Davalı duruşmada davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, 460 parsel sayılı taşınmazın 448,58m² bölümünün tapu kaydının iptali ile davacıya ait 462 parsel sayılı taşınmaza eklenmesine karar verilmiştir.
Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava, Türk Medeni Kanununun 724. maddesine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Bir kimsenin kendi malzemesi ile başkasının tapulu taşınmazına sürekli, esaslı ve mütemmim cüzü (tamamlayıcı parçası) niteliğinde yapı yapması halinde diğer koşullar da mevcutsa malzeme sahibi yapının bulunduğu alan ile yapının kullanılması için zorunlu arazi parçasının tescilini mülkiyet hakkı sahibinden isteyebilir.
Malzeme sahibinin Türk Medeni Kanununun 724. maddesine dayanarak tescil talebinde bulunabilmesi için, malzeme sahibinin iyiniyetli; yapı kıymetinin taşınmazın değerinden açıkça fazla olması ve yapıyı yapanın (malzeme sahibinin), taşınmaz malikine uygun bir bedel ödemesi koşullarının bulunması gerekir. Ayrıca, yapının bulunduğu arazi parçası davalıya ait taşınmazın bir kısmını kapsıyor ise tescile konu olacak yer, inşaat alanı ile zorunlu kullanım alanını kapsayacağından mahkemece iptal ve tescile karar verebilmek için bu kısmın ana taşınmazdan ifrazının da mümkün olması gereklidir.
Somut olayda, davacı, satın alma nedenine dayalı olarak 12.02.1985 tarihinde davalı adına kayıtlı taşınmaza iyiniyetle yaptığı ağıl, ahır, samanlık ve kümes niteliğindeki yapıların değerinin zemin değerinden fazla olduğu gerekçesi ile 500m² bölümün adına tescilini istemiştir. TMK’nun 724.maddesi hükmünden açıkça anlaşıldığı üzere, taşınmaz mülkiyetinin yapı sahibine verilebilmesi için öncelikli koşul iyiniyettir. Öngörülen iyiniyetin, TMK’nun 3.maddesinde hükme bağlanan sübjektif iyiniyet olduğunda da kuşku yoktur. Bu kural, malzeme sahibinin, elattığı taşınmazın başkasının mülkü olduğunu bilmemesini veya beklenen tüm dikkat ve özeni göstermesine karşılık bilebilecek durumda olmamasını ya da yapıyı yapmakta haklı bir sebebinin bulunmasını ifade eder. Eldeki davada, davacı taşınmazın muris babası tarafından taraflara ait olmak üzere satın alındığını iddia etmiştir. Dava konusu taşınmaz satın alma nedeni ile davalı adına kayıtlı olup, tarafların murisi tarafından taraflara ait olmak üzere satın alındığına ilişkin yazılı belge veya tanık anlatımı bulunmamaktadır. Bunun yanında, dava konusu taşınmazdaki yapılar davacı tarafından kardeşi olan davalının malik olmasından sonra yapılmıştır. Bu nedenle, davacının iyiniyetli olduğunun kabulü yerinde değildir.
Ayrıca, temliken tescil isteminde bulunabilmek için taşınmazdaki yapıların sürekli, esaslı ve mütemmim cüz (tamamlayıcı parçası) niteliğinde olması gerekir. Somut uyuşmazlıkta, 31.05.2006 tarihli inşaat bilirkişi raporunda, dava konusu taşınmazda fen bilirkişi ait raporda (A) ve (B) ile işaretlenen iki adet kerpiç ahşap yapı bulunduğu, bu yapıların yerinden sökülerek başka yere kurulabileceği belirtilmiştir. Bilirkişi raporundan, davacı tarafından yapılan yapıların sürekli, esaslı bir yapı niteliği taşımadığı anlaşılmaktadır. Dolasıyla, temliken tescil için gerekli objektif koşul da oluşmamıştır.
Mahkemece, temliken tescil isteminin koşulları oluşmadığı gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenlerle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 29.04.2011 tarihinde oybirliği ile karar verildi