YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/4072
KARAR NO : 2011/5791
KARAR TARİHİ : 29.04.2011
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı tarafından, davalılar aleyhine 29.06.2004 gününde verilen dilekçe ile çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi, kal, … tarafından açılan karşı davada da tersimat hatasının düzeltilmesi istenmesi üzerine bozma ilamına da uyularak yapılan duruşma sonunda; elatmanın önlenmesi, kal isteminin kabulüne, karşı davanın reddine dair verilen 28.05.2010 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı, karşı davacı tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, maliki olduğu 118 parsel sayılı taşınmaza davalının ev yapmak, yol ve tarla olarak kullanmak suretiyle elattığını ileri sürerek elatmanın önlenmesi ve kal talep etmiştir.
Davalı, … elatmanın önlenmesi ve kal davasının reddini savunmuş, karşı davasında ise kendisine ait 120 parsel sayılı taşınmaz ile karşı davalıya ait 118 parsel sayılı taşınmazların sınırında tersimat hatası bulunduğunu ileri sürerek düzeltilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, elatmanın önlenmesi ve kal isteminin kabulüne, karşı davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davalı(k.davacı) … temyiz etmiştir.
Dava, mülkiyet hakkına dayalı elatmanın önlenmesi ve kal, karşı dava ise tersimat hatasının düzeltilmesi istemine ilişkindir.
Bilindiği gibi, Türk Medeni Kanununun 683. maddesi uyarınca, bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içerisinde o şey üzerinde dilediğ
gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahip olup, bu hakkına haksız elatmanın önlenmesini isteme hakkı da vardır.
Somut olayda da, davacı mülkiyet hakkına haksız elatıldığı iddiasında bulunmaktadır. Ne varki, davalıda karşı davasında dava konusu yerin kendisine ait olduğunu, kadastro çalışmaları sırasında çap oluşturulurken tersimat hatası yapıldığını ileri sürmüştür. Mahkemece taşınmazların çap kayıtları zemine uygulanmış, bilirkişi tarafından düzenlenen rapora göre davacı taşınmazına elatmanın önlenmesine ve taşınmaz üzerindeki yapının yıkımına karar verilmiştir. Karşı dava ise reddedilmiştir.
Gerçekten, taşınmazın sınırları, tapu planları ve arz üzerindeki sınır işaretleri ile belirlenir(TMK.m.719). Diğer bir anlatımla arazi mülkiyetinin sınırlarını çap belirler. Ancak, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 41. maddesinde kadastro sırasında ya da sonradan yapılan işlemler nedeniyle plan ve paftalar oluşurken ölçü, tersimat, hesaplama ya da sınırlandırma hatalarının yapılabileceği kabul edilmiş ve bunun giderilmesi yöntemi de düzenlenmiştir. Anılan maddeye göre ilgilinin müracatı ya da kadastro müdürlüğünce hatalar giderilebilmekte, yapılan düzeltme hak sahiplerine tebliğ edildikten sonra da düzeltme işleminin iptali için tebliğden itibaren 30 gün içinde sulh hukuk mahkemesine dava açma olanağı tanınmaktadır.
Karşı davacı da 120 parsel sayılı taşınmazının paftasına hatalı tersim edildiğini ileri sürmüştür. Ancak, Kadastro Kanununun 41. maddesinde öngörülen işlem basamakları yerine getirilmeden doğrudan açılan davanın dinlenme olanağı yoktur. Bu nedenle de HUMK’nun 7. maddesi hükmü gözetilerek idari makamın görevine giren bir iş mahkemeden istendiğinden davanın yargı yeri nedeniyle reddi gerekir.
Somut olaya ilişkin yapılan tüm bu açıklamalardan sonra davalı-k.davacının temyiz itirazları değerlendirildiğinde;
1-Karşı davanın idari bir işin doğrudan mahkemeden istenmesi nedeniyle reddi gerekirken gerekçe de gösterilmeden reddedilmiş olması doğru değil ise de verilen karar sonucu itibariyle doğru olduğundan bu davaya yönelik temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2-Elatmanın önlenmesi ve kal talebinin kabulüne ilişkin temyiz itirazlarına gelince;
Yargılama aşamasında davalı(k.davacı) yasal prosedür gereği kadastro müdürlüğüne başvurmuş, müdürlükçe gerekli incelemeler yapılmış, ancak düzeltme işleminin gerçekleşip gerçekleşmediği hususunda dosyaya herhangi bir belge sunulmamıştır. Davalının(k.davacı) ileri sürdüğü gibi bir tersimat hatasının bulunması ve bunun da kadastro müdürlüğünce düzeltilmesi halinde kal talebinin kabulü ileride giderilmesi olanaksız zararlara sebebiyet verebilir. Açıklanan nedenle mahkemece elatmanın önlenmesi ve kal davasında kadastro müdürlüğünün yapacağı işlem sonucunun beklenmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1). bentte açıklanan nedenlerle karşı davacının(davalı) diğer temyiz itirazlarının reddini, (2). bentte açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine, 29.04.2011 tarihinde oybirliği ile karar verildi.