Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2011/4027 E. 2011/5525 K. 25.04.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/4027
KARAR NO : 2011/5525
KARAR TARİHİ : 25.04.2011

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı tarafından, davalı aleyhine 11.01.2010 gününde verilen dilekçe ile tapuda isim tashihi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 19.01.2011 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_K A R A R_
Dava, tapu kaydına yanlış yazılan kimlik bilgilerinin düzeltilmesi isteğine ilişkindir.
Taşınmazların, kadastro tespiti ya da tapuya tescili sırasında mülkiyet hakkı sahibinin isim, soyisim, baba adı gibi kimlik bilgilerinin kayda eksik ya da hatalı işlenmesi, kayıt düzeltme davalarının kaynağını oluşturur. Bu tür davalarda kimlik bilgileri düzeltilirken, taşınmaz malikinin değişmemesi, diğer bir anlatımla mülkiyet aktarımına neden olunmaması gerekir.
Bu davalar, taşınmazın aynına ilişkin bulunduğundan HUMK’nun 13.maddesi uyarınca taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinde açılır.
Tapu Sicil Müdürlüğüne husumet yöneltilerek açılması gereken kayıt düzeltme davalarında, mahkemece sağlıklı bir inceleme yapılmalı, kayıt maliki ile ismi düzeltilecek kişinin aynı kişi olduğu kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptanmalıdır. Bu saptama yapılırken de aşağıda açıklanan yöntem izlenmelidir.
1-Düzeltilecek tapu kaydı tüm dayanakları ile birlikte getirtilmelidir.
2-Nüfus Müdürlüğünden, kayıtta geçen kişi ile aynı kimlik bilgilerine sahip bir başka kişinin kaydının bulunup bulunmadığı sorulmalı, kaydı düzeltilecek kişinin nüfus kaydı, tapu ve dayanakları ile bağlantı oluşturacak Şekilde incelenmeli, gerekirse kök kayıtlar da istenmelidir.
3-Taşınmazın bulunduğu mahalde kayıt maliki ile aynı ismi taşıyan başka kişi bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır.
4-İstem konusunda tanık dinlenmelidir.
5-Tüm bu araştırmalar sonucu hala kesin bir kanaat oluşmamış ise, tanıklar ve varsa tespit bilirkişileri de taşınmaz başında dinlenerek keşif yapılmalıdır.
Bu ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında;
Davacı, 256 ada 13 ve 272 ada 10 parsel sayılı taşınmazlarda “… oğlu … …’nun” kimlik bilgilerinin “… oğlu …” olarak düzeltilmesini talep etmiştir.
Davalı idare vekili, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.
Dosya içerisinde bulunan belgeler incelendiğinde, davacının murisi “… oğlu …’ın” nüfusa kayıtlı olmadığı, 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/466-460 sayılı dosyası ile nüfusa tesciline karar verildiği, ancak tescil edilen nüfus kayıtlarının getirtilmediği görülmüştür. Ayrıca nüfus müdürlüğünden tapu maliki “… oğlu … …” isminde bir kimsenin mevcut olup olmadığı sorulmamıştır.
Bu durumda mahkemece, davacının murisinin mahkeme kararı ile oluşturulan nüfus kayıtları getirtilmeli, nüfus müdürlüğünden tapuda malik görünen “… oğlu … …” isminde bir kimsenin mevcut olup olmadığı sorulmalı, dava konusu taşınmazın tesciline esas tapu kayıtları getirtilerek gerekirse taşınmaz başında keşif yapılmalı oluşacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır. Değinilen hususlar gözardı edilerek eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 25.04.2011 tarihinde oybirliği ile karar verildi.