Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2011/3872 E. 2011/5335 K. 21.04.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/3872
KARAR NO : 2011/5335
KARAR TARİHİ : 21.04.2011

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacılar tarafından, davalı aleyhine 04.11.2010 gününde verilen dilekçe ile tapu kaydında isim düzeltilmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 30.12.2010 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar, 117 ada 83 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydında malik isminin “… kızı … …” olarak yer aldığını, kaydın nüfus bilgilerine göre “… kızı … …” olarak düzeltilmesini talep etmiştir.
Davalı, davanın reddini savunmuş, davanın kabulüne dair verilen karar davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, tapu kaydında isim düzeltilmesi istemine ilişkindir.
Taşınmazların, kadastro tespiti ya da tapuya tescili sırasında mülkiyet hakkı sahibinin isim, soyisim, baba adı gibi kimlik bilgilerinin kayda eksik ya da hatalı işlenmesi, kayıt düzeltme davalarının kaynağını oluşturur. Bu tür davalarda kimlik bilgileri düzeltilirken, taşınmaz malikinin değişmemesi, diğer bir anlatımla mülkiyet aktarımına neden olunmaması gerekir.
Tapu Sicil Müdürlüğüne husumet yöneltilerek açılması gereken kayıt düzeltme davalarında, mahkemece sağlıklı bir inceleme yapılmalı, kayıt maliki ile ismi düzeltilecek kişinin aynı kişi olduğu kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptanmalıdır. Bu saptama yapılırken de aşağıda açıklanan yöntem izlenmelidir.
1-Düzeltilecek tapu kaydı tüm dayanakları ile birlikte getirtilmelidir.
2-Nüfus Müdürlüğünden, kayıtta geçen kişi ile aynı kimlik bilgilerine sahip bir başka kişinin kaydının bulunup bulunmadığı sorulmalı, kaydı
düzeltilecek kişinin nüfus kaydı, tapu ve dayanakları ile bağlantı oluşturacak şekilde incelenmeli, gerekirse kök kayıtlar da istenmelidir.
3-Taşınmazın bulunduğu mahalde kayıt maliki ile aynı ismi taşıyan başka kişi bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır.
4-İstem konusunda tanık dinlenmelidir.
5-Tüm bu araştırmalar sonucu hala kesin bir kanaat oluşmamış ise, tanıklar ve varsa tespit bilirkişileri de taşınmaz başında dinlenerek keşif yapılmalıdır.
Açıklanan bu hususlar çerçevesinde yapılacak inceleme ve araştırma sonucu, tapu ve nüfus bilgileri arasında bağlantı ve tutarlılık sağlandığında davanın kabulü yoluna gidilmelidir.
Somut olayda; 13.07.1994 tarihinde yapılan kadastro çalışmaları sırasında vergi kaydı bulunan taşınmaz 1937 tarihli 2549, 2550 ve 2551 no’lu vergi kaydı bulunan taşınmazda 2550 ve 2551 numaralı vergi kayıt sahipleri 1950 yıllarında 2549 no’lu vergi kayıt maliki … …’ye yerlerini haricen sattıkları belirtilmek suretiyle taşınmazın tamamı … kızı ölü … … adına tespit edilmiştir. Davacılar, kayıt maliki … …’nin baba adının … olduğunu ileri sürerek düzeltilmesini istemişlerdir.
Mahkemece zabıta araştırması yapılmış, tanık dinlenmiş ve nüfus kayıtları getirtilmiştir. Nüfus müdürlüğü 1784 doğumlu … ve … kızı … … ile 1901 doğumlu … … kızı … …’nin nüfus kayıtlarını göndermiştir. … kızı … … 1937, … kızı … … 1938 tarihinde ölmüştür.
Toplanan kanıtlara göre … kızı … … ve … kızı … … kayıtları mevcuttur. Ayrıca, kadastro tutanağında 1950’li yıllarda … kızı … …’ye satıştan da söz edilmektedir. Kısaca söylemek gerekirse, mevcut delil durumuna göre davanın kanıtlandığından söz edilemez. Mülkiyet nakline sebebiyet vermemek için kanıtlanamayan davanın reddi gerekirken kabulü doğru görülmediğinden hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, 21.04.2011 tarihinde oybirliği ile karar verildi.