Yargıtay Kararı 14. Hukuk Dairesi 2011/3762 E. 2011/5810 K. 29.04.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/3762
KARAR NO : 2011/5810
KARAR TARİHİ : 29.04.2011

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 29.07.2003 ve 27.03.2009 gününde verilen dilekçeler ile geçit hakkı istenmesi üzerine bozmaya uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı … vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne dava değeri duruşmalı işler için belirlenen değerden az olduğundan duruşma isteminin reddine karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılardan 4164 parsel maliki …, 4163 parsel maliki …, 4249 parsel maliki … ve 4162 parsel maliki … maliki oldukları taşınmazların genel yola bağlantısı bulunmadığını ileri sürerek, davalılara ait taşınmazlardan geçit hakkı kurulmasını istemiştir.
Birleştirme kararı verilen Kayseri 1.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2010/150-126 sayılı dosyası ile de, 4161 parsel maliki davacı Şükriye Kuş, taşınmazının genel yola bağlantısı bulunmadığını ileri sürerek, davalı …’e ait taşınmazdan geçit hakkı kurulmasını istemiştir.
Mahkemece, 4161, 4163, 4164 ve 4249 parsel sayılı taşınmazlar yararına, 4248 parsel sayılı taşınmaz aleyhine krokisinde (A-2) ile işaretli bölümden geçit kurulmasına karar verilmiştir.
Hükmü, 4248 parsel maliki davalı … … vekili temyiz etmiştir.
Dava, Türk Medeni Kanununun 747. maddesine dayanılarak açılmış geçit hakkı kurulması istemine ilişkindir.
Ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi geçit davalarının nedenidir. Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı
sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine “mutlak geçit ihtiyacı” veya “geçit yoksunluğu”, ikincisine de “nispi geçit ihtiyacı” ya da “geçit yetersizliği” denilmektedir.
Türk Medeni Kanununun 747/2 maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Zira geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit gereksiniminin nedeni, taşınmazın niteliği ile bu gereksinimin nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakârlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır.
Uygun güzergâh saptanırken önemle üzerinde durulması gereken diğer bir yön ise, aleyhine geçit kurulan taşınmaz veya taşınmazların kullanım şekli ve bütünlüğünün bozulmamasıdır. Şayet başka türlü geçit tesisi olanaklı değil ise bunun gerekçesi kararda açıkça gösterilmelidir.
Saptanan geçit nedeniyle yükümlü taşınmaz malikine ödenmesi gereken bedel taşınmazın niteliği gözetilerek uzman bilirkişiler aracılığı ile objektif kıstaslar esas alınarak belirlenmelidir. Saptanacak bedel de hükümden önce depo ettirilmelidir. Hemen belirtmek gerekir ki, bedelin saptanmasından sonra hüküm tarihine kadar taşınmazın değerinde önemli derecede değişim yaratabilecek uzunca bir süre geçmiş veya bedel tespitinden sonra yörede taşınmazın değerini artıracak değişiklikler meydana gelmiş olabilir. Bu gibi durumlarda mülkiyet hakkı kısıtlanan taşınmaz malikinin mağduriyetine neden olmamak ve diğer tarafın hakkın kötüye kullanılması sonucunu doğuracak olası davranışlarını önlemek için hüküm tarihine yakın yeni bir değer tespiti yapılmalıdır.
Somut olayda, davacılara ait 4164, 4163, 4249, 4162 ve 4161 parsel sayılı taşınmazların genel yola bağlantısı bulunmadığından mutlak geçit ihtiyacı içinde bulundukları sabittir. Hükme esas alınan 03.12.2010 tarihli fen bilirkişi raporunun eki krokide, mavi boyalı, (A-2) ile işaretli olarak gösterilen bölümden geçit kurulmasına karar verilmiştir. Davacı …’a ait 4249 parselde bulunan bina geçit ile yükümlendirilen taşınmaza taşkın halde bulunduğundan geçit, taşınmazı iki parçaya bölecek biçimde kurulmuştur.
Davalı 4248 parsel maliki tarafından, 4249 parsel malikine karşı Kayseri 2.Asliye Hukuk Mahkemesi’nde elatmanın önlenmesi ve kal istemi ile açılan davanın kabulüne karar verilmiştir. Geçit davalarında uygun güzergah saptanırken, komşuluk hukuku ve fedakarlığın denkleştirilmesi ilkeleri yanında taşınmazın kullanım şekli ile bütünlüğünün de bozulmaması gerekir. Eldeki davada, geçidin, elatmanın önlenmesi ve kal davası sonucu beklenilmeden geçit ile yükümlendirilen taşınmazın bütünlüğünü bozacak biçimde kurulması doğru görülmemiştir.
Ayrıca, davanın açıldığı 29.07.2003 tarihi dikkate alınarak belirlenen geçit bedelin depo ettirilmesine karar verilmiştir. Davanın açıldığı tarih ile hüküm tarihi arasında 7 yıldan fazla bir süre geçmiştir. Mülkiyet hakkı kısıtlanan taşınmaz malikinin mağduriyetine neden olmamak için hüküm tarihine yakın yeni bir değer tespiti gerekirken, dava tarihi dikkate alınarak belirlenen bedelin depo ettirilmesi de doğru değildir.
Ayrıca, geçit ihtiyacı içindeki taşınmaz ile genel yol arasında kesintisiz bir biçimde geçit kurulması gerekir. Somut uyuşmazlıkta, geçitle yükümlendirilen 4248 parsel sayılı taşınmaz ile yararına geçit kurulan 4163 ve 4164 parsel sayılı taşınmazlar arasında 4161 parsel sayılı taşınmaz bulunmaktadır. Mahkemece, geçitin kesintisiz olması gerektiği ilkesine aykırı biçimde 4161 parsel sayılı taşınmazdan geçit kurulmadan davanın kabulüne karar verilmesi de doğru bulunmamıştır.
Mahkemece, yukarıda yapılan saptamalar bir yana bırakılarak, yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenlerle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı … … vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde yatırana geri verilmesine, 29.04.2011 tarihinde oybirliği ile karar verildi.